MUHAMMED ÞAMÝL GENÇOSMANOÐLU

-YENÝ- FETÖ MÜCADELESÝNDE NEDEN BAÞARILI OLUNMUYOR? -1

FETÖ MÜCADELESÝNDE NEDEN BAÞARILI OLUNMUYOR? -1

FETÖ ile Mücadele, Bilgiyle ve Bilinçle Olur

15 Temmuz'un üzerinden dokuz yýl geçti. Ne var ki hâlâ her ay "örgüt mensubu yakalandý" haberleri okuyoruz. Bu, þu çýplak hakikati gösteriyor: FETÖ, sadece bir güvenlik sorunu deðil, bir zihniyet sorunudur. Dolayýsýyla sadece güvenlik önlemleriyle sonuç alýnamaz. Zihin haritasý çözülmeden, zihin üretim merkezleri kurutulmadan, mücadele þekilsel kalmaya mahkûmdur.

Her þeyden evvel þu hususun altý kalýn çizgilerle çizilmelidir: Devletin güvenlik aygýtlarý eliyle yürütülen her mücadele, nihayetinde fizikî bir temasýn ötesine geçemez. Oysa bazý yapýlar – hele ki kökleri zihinsel, damarlarý tarihsel, damar akýþý ise metafiziksel olanlar – ancak ve ancak zihnî ve kavramsal bir mücadeleyle çözülebilir.

Devletin yaptýðý elbette kýymetlidir, gereklidir. Ama yetmez. Çünkü bu mesele sadece polisiye bir mesele deðildir. Bu, akideyle ilgili bir meseledir. Bu, yoldan sapmakla ilgilidir.

Bu yapý neden hâlâ çözülmedi? Bu soru, polisiye bir soru deðil sadece. Cevabý istihbaratta, güvenlikte, kovalamacada da deðil. Bu sorunun cevabý, fikriyatta, zihniyette, itikatta ve yöntem tartýþmasýnda gizlidir. Çünkü bu yapý, bir güvenlik sorunu olduðu kadar, bir itikadî sapmanýn kurumsallaþmýþ halidir.. Kalýba dökülmüþ bir pragmatizmdir. Hedefi tanrýlaþtýran bir bâtýnîliðin modern versiyonudur. Esas sýkýntý paralel devlet deðil, paralel din anlayýþýdýr. Makamlarýn mevkilerin iþgali deðil beyinlerin,idraklerin iþgalidir.

FETÖ hâlâ çözülmedi, bu yapýda çözülme yok. Neden çözülme yok? Metodunu çözemediðimiz bir yapýnýn mensuplarýný çözemezsiniz. Yapý, insanýný çözülemeyecek kadar kökten dönüþtürmüþ. Tabanda sosyolojik karþýlýðý kalmamýþ olabilir ama tavanýndaki zihnî yapýlanma hâlâ dimdik ayakta. Peki bu kadar yýl sonra hâlâ o insanlar neden "umut" taþýyor? Neden hâlâ "kurtuluþ" bekliyor?

FETÖ'yü klasik bir cemaat, bir tarikat, bir hizip gibi deðerlendirmek en hafif tabirle konuyu daraltmaktýr. Bu yapý, modern dönemde pragmatizmin imanla, küresel güçlerin stratejik çýkarlarýnýn ise uhrevî motivasyonla meczedildiði bir hibrit yapýlanmadýr. Yani hem akýlla hem nakille meþrulaþtýrýlmýþ bir faydacýlýk sistemidir. Bunu anlamadan meseleye sadece "hainlik" perspektifinden bakmak, olan biteni kriminalize etmekle yetinmektir ki bu da asýl meselenin gözden kaçmasýna neden olur. Bu yapý, modern dönemde "din"in nasýl araçsallaþtýrýldýðýný gösteren bir örnektir. Daha doðru bir ifadeyle: Tanrýsal olanýn, stratejik olana indirgenmesidir.

Bu, ciddiye alýnmasý gereken bir þey. Ülkemizin bilim adamlarý, akademisyenleri ve ilahiyatçýlarý buna kafa yormalý. 9 yýldýr devletin mücadelesi yetmiyor. Burada, bu ülkenin yetiþtirdiði ilim adamlarýnýn söylem üstünlüðünü saðlamalarý gerekiyor. Bunun bir yolu da FETÖ'nün metodunun tartýþýlmasýdýr.

Ýþte bu yapýnýn insanlarý nasýl mankurtlaþtýrdýðýný, onlarý ne hale soktuðunu bu çerçevede bu millete anlatmak lazým. Diðer türlü, baskýyla, yýldýrmayla bu iliþkiler olmuyor, sonuç alýnamýyor. Örgütün paradigmasýný, ana düþünce dinamiðini, temel felsefi görüþlerini çürütmek lazým, yýkmak lazým. Bu yapýnýn yanlýþ olduðunu ilmî ve dinî temellendirmelerle anlatmak lazým. Bu yapýyla mücadele sadece emniyetin iþi deðildir. Bu iþ, akademinin, ilahiyatýn, sosyal bilimlerin, fikir adamlarýnýn, mütefekkirlerin iþidir.

Eðer bu yapýyla gerçekten sahici bir mücadele vermek istiyorsak, önce onlarýn düþünme biçimini çözümlemeli, zihin inþalarýný masaya yatýrmalýyýz. Bu yapýnýn fikirsel temellerinin ne denli çürük, ne denli gayr-ý Ýslâmî olduðunu, delilleriyle, tarihî arka planýyla ve akl-ý selimle gözler önüne sermeliyiz.

Bu tür yapýlarla sahici bir mücadele için öncelikli adým, saðlam bir kavramsal çerçeve inþa etmektir. Kavramlarýn içi boþsa, zihinler baþýboþ kalýr; mefhumlar muðlaksa, mefkureler bulanýklaþýr. Kavramsal çerçeveyi doðru kuramazsak, biz fark etmeden bu yapýlarýn neþv ü nemâ bulacaðý zemini bizzat biz döþemiþ oluruz.

Meselenin köküyle yüzleþmeden, yalnýzca dallarýný budamak kifayet etmez. Ayrýk otu misali, kökünden sökülmeyen her hastalýklý yapý, bir süre sonra baþka bir isimle, baþka bir söylemle yeniden karþýmýza dikilir. O yüzden mücadele, sadece yapýlarla deðil; bu yapýlarýn beslendiði düþünsel iklimle olmalýdýr.

Sonra bu yapýnýn metodolojisine, yani izlediði yola, araçlarýna ve stratejik aklýna yönelmeliyiz. Ne kadar oportünist, ne denli pragmatist bir yol izlediklerini ortaya koymalýyýz. Zira bu yapý, dün baþka, bugün baþka konuþmuþ; menfaatine göre din üretmiþ; maslahat kisvesi altýnda mefsedet üretmiþtir. Oysa Ýslâm’da, hedefe giden her yol mubah deðildir. Hakk’a giden yolun da hak olmasý gerekir.

Bu yapý insanýmýzý neyle, nasýl davet ettiyse; biz de o davetin hangi saiklerle kurulduðunu, hangi bâtýl iddialara dayandýðýný ilmî delillerle, aklî muhakemeyle ve dinî referanslarla çürütmeliyiz. Onlarýn sözde hakikat diye sunduklarý iddialarýn aslýnda ne kadar temelsiz, ne kadar yanýltýcý olduðunu ortaya koymalýyýz.

Mücadele etmek istiyorsak; onlarýn girdiði kapýdan girip, kapýnýn ardýndaki hakikatsizliði ifþa etmeliyiz. Onlarýn inþa etmeye çalýþtýðý bâtýl kuleyi, Kur’an ve Sünnet terazisine koyup halka göstermeliyiz. Ve en nihayetinde; sahih davetin, sabýrla, hikmetle, ama kararlýlýkla yapýlacaðýný unutmamalýyýz

Ve nihayet, bu milletin vicdanýna, bu yapýnýn ne kadar sýð, kirli ve bâtýl olduðunu aklî ve dinî delillerle izah etmeliyiz.

Meseleyi sadece FETÖ merkezli düþünmek, bataklýktaki bir sinekle meþgul olmak gibidir. Oysaki asýl tehlike, o sineði besleyen bataklýðýn ta kendisidir. Bu tür yapýlarýn varlýk zeminini kurutan ise ne sadece kolluk kuvvetidir ne de yargý sistemidir. Gerçek mücadele, fikrî sahada verilir; zihinlerde kurulan sapkýn yapýlar, ancak ilimle ve hikmetle yerle bir edilir.

Devlet elbette sinekle mücadele edecektir, bu onun vazifesidir. Lakin iþin sadece güvenlik boyutuna odaklanmak, hakikatin sadece bir parçasýný görmektir. Oysa bizim ilim ve fikir ehline düþen vazife daha büyüktür: Bataklýðý kurutmaktýr.

Entelektüellerimiz, âlimlerimiz, mütefekkirlerimiz; bu bataklýðýn nasýl ve hangi zihinsel hastalýklarla oluþtuðunu teþhis edip, sahih bilgiyle, sahih metodolojiyle milletin zihnini arýndýrma çabasýna girmelidir. Çünkü hakikatle yapýlmayan her mücadele, günü kurtarsa da yarýný karartýr.

FETÖ'nün çözülmeyen tarafý, onun kavramsal koruma kalkanýdýr. Bu korumayý yýkmadan hiçbir operasyon nihai baþarý getirmez. Yoksa biz daha çok, her ay "FETÖ terör örgütünden iþte þu kadar kiþi gözaltýna alýndý" haberleri okuruz.

Devlet bedenle savaþýyor, ama akýlla savaþamýyor. Onun iþi bu.

Akýl, akýlla sökülür. Bu da ülke aydýnlarýnýn, münevverlerin, alimlerin iþi.

Bir zihniyet ancak onu doðuran epistemik zeminden vurulursa çöker.

Bu nedenle FETÖ’yü bitirmek, ancak onun zihnî yapý taþlarýný sökmekle, tarihsel köklerini ifþa etmekle, anlam haritasýný paramparça etmekle mümkündür.

FETÖ’nün mensuplarýný deðil, fikrini çökertmek zorundayýz.

Bu da ancak Kur’an’ýn apaçýk hakikatleriyle mümkündür.

Henüz Yorum yok

Ýlk yorumu siz yazýn.

Yorum Býrakýn

E-Mail adresiniz yayýnlanmaz.







Yazarýn Diðer Makaleleri