MUHAMMED SEFA RUMELÝ

YAHYA KEMAL'ÝN HOCASI MUTASAVVIF ÞAÝR ÞEYH SADEDDÎN SIRRÎ EFENDÝ...

Kadim tarihi milattan önce dört binli yýllara kadar uzanan Üsküp, beþ yüz yirmi yedi yýl boyunca Osmanlý hakimiyetinde kalmýþ bir kültür ve medeniyet þehri olarak Balkan coðrafyasýnda Türk-Ýslam kültürünün yayýlmasýnda  mühim bir rol oynamýþtýr.

Bu aziz þehir, birbirinden deðerli velûd yazarlarý, söz üstadý þairleri, sanatkâr ruhlu  mutasavvýflarý manevi cezbesi, kadim kültürü ve tarihi dokusuyla derinden etkilemiþtir.

Üsküp’ün bu ilham veren atmosferinden etkilenenler arasýnda, edebiyatýmýzýn önemli ismi Yahya Kemal Beyatlý'nýn hocasý olarak da bilinen mutasavvýf þair, bestekâr ve yazar Þeyh Sadeddîn Sýrrî Efendi de yer almaktadýr.

Türk edebiyatýna Yahya Kemal gibi muazzez bir kalemi kazandýran Sadeddîn Sýrrî Efendi, 1869 yýlýnda Üsküp’de dünyaya gelmiþtir. Sadeddîn Efendi’nin hayatýnýn ilk yýllarýna dair çok fazla malumat bulunmamakla beraber validesinin Sara Haným, babasýnýn ise Üsküp Rifâî Âsitânesi’nin üçüncü postniþini Þeyh Muhammed Bâkýr Efendi olduðu bilinmektedir.

Küçük yaþlardan itibaren babasýndan tasavvuf ve edebiyat baþta olmak üzere birçok konuda dersler alan Üsküplü þairin karakter oluþumunda, babasýnýn mühim bir etkisi olmuþtur. Ayrýca pederinden binicilik ve atýcýlýk eðitimi de almýþtýr.

Sadeddîn Efendi, babasýnýn vefatýndan sonra Üsküp Rifâî Âsitânesi’nin dördüncü postniþi olarak tekkenin baþýna geçmiþ ve manevi silsileyi devam ettirmiþtir.  Bilhassa dergahýn tadilatýyla yakýndan alakadar olan Þeyh Efendi, merhum dedesiyle ayný ismi taþýdýðý için  muhibbânlarý tarafýndan II. Þeyh Sadeddîn Efendi olarak da adlandýrýlmýþtýr.

Yaþamý boyunca,  müritlerinin nezdinde büyük saygý ve sevgi gören alim, sanatla her daim ilgili, ileri görüþlü, münevver bir din adamý portresi çizmiþtir.

Gençlik yýllarý Balkanlarýn siyasi olarak buhranlý dönemlerine denk gelen Sadeddîn Efendi, ilk evliliðini Hayriye Haným ile yapmýþtýr. Hayriye Haným’ýn vefatý sonrasýnda, 1896 yýlýnda Redife Haným ile dünya evine girmiþtir. Daha sonra birkaç evlilik daha yapan yazarýn, Redife Hanýmla olan izdivacýndan üç çocuðu olmuþtur.

Üsküp’ün 1913 yýlýnda Osmanlý hakimiyetinden çýkmasý üzerine  ailesiyle birlikte Ýstanbul’a göç eden þair, payitahtta fazla kalmayarak Manisa’ya taþýnmýþtýr.

Ýstanbul’da altý ay gibi kýsa bir süre kalmasýna raðmen oldukça sýkýntý yaþayan Sadeddîn Sýrrî, iç huzuru ve mutluluðu þehzadeler þehri Manisa’da bulabilmiþtir. 1913-1919 yýllarý arasýnda Manisa’da ikamet etmiþtir.

Ýstanbul’da kaldýðý süre boyunca yaþamýþ olduðu zorluklar, kendisini manevi yönden o kadar üzmüþ ve yormuþtur ki derviþlerine: “Hicret etmeyiniz ederseniz büyük þehirlere gitmeyiniz. Vatanýnýz olan kasabaya mümâsil bir yer arayýnýz. Benden nasihat!” tavsiyesinde bulunmuþtur.

Manisa’da bir yandan kýzlarýnýn eðitimiyle ilgilenirken diðer yandan müzik öðretmenliði yaparak ailesinin geçimin saðlayabilmiþtir. Sadeddîn Sýrrî Efendi, 6 Þubat 1936 tarihinde Türkiye’de vefat etmiþ olup kabri, kendisinin de baðlý olduðu Üsküp Rýfâî Âsitânesi’nin bahçesinde yer almaktadýr.

***

Saddedîn Sýrrî er-Rifâî Efendi bir tarikat þeyhi olmasýnýn yanýnda edebi kiþiliðiyle de ön plana çýkan  baþarýlý bir þair, yazar ve mûsikîþinas olarak edebiyat tarihimizde mühim bir yere sahiptir.

Üsküplü þairin babasý Muhammed Bâkýr Efendi, tasavvuf kültürüne hakim, edebiyata yoðun ilgi duyan ve bunu ailesine de aþýlamaya çalýþan bir mutasavvýftý... Sadeddîn Efendi, Þeyh Muhammed Bâkýr gibi edebiyata meftun bir babanýn tedrisatýndan geçerek, küçük yaþlardan itibaren kalem ve kaðýtla hemhâl olmuþ, duygu ve düþüncelerini yazarak dile getirebilme kabiliyetine eriþmiþtir. Babasýndan aldýðý feyzle çocukluktan itibaren etkileyici þiirler ve metinler kaleme almýþtýr.

Þairin kendi anlatýsýna göre  daha on iki, on üç yaþlarýndayken yazdýklarýný þeyh babasýnýn görebileceði yerlere özellikle koyuyor ve  düzeltmeler yapmasýný bekliyordu.

Genç yaþlarda kafiye ve vezin usulünü öðrenmiþtir. Arapça ve Farsça kelimelere olan vukûfiyeti sayesinde eserlerinde son derece  zengin bir dil kullanmýþtýr.  Sultan Veled, Molla Câmî, Hâtif-i Ýsfahânî gibi mutasavvýf þairlerin Farsça eserlerini tercüme etmiþtir. Ayrýca Arapça tercümeleri de bulunmaktadýr.

Sadeddîn Sýrrî, Üsküp’te bulunduðu dönemde  Bursalý Tâhir Bey ve Eþref Paþa  gibi ilim ve fikir erbaplarýnýn sohbet meclislerine iþtirak ederek tasavvuf, tarih, siyaset, edebiyat ve mûsikî konularýnda deðerli bilgiler edinmiþtir.

Eserlerinde  Sýrrî, Kalender, Bâkýr mahlaslarýný kullanan Sadeddîn Efendi, bir yandan klasik/tekke þiir  geleneðini sürdürürken diðer  yandan sade bir dil kullanarak yenileþme dönemine uygun eserler de kaleme almýþtýr. Çocuklara yönelik eðitici þiirleri de bulunmaktadýr.

Gazel, tahmîs, müstezâd, nazîre gibi klasik nazým türlerinde eserler kaleme aldýðý gibi hece vezninde ve tamamen Türkçe kelimelerden oluþan eserleriyle de edebiyatta yenileþme ve dilde sadeleþme akýmýna karþý olmadýðýný ortaya koymuþtur.

Eserlerinde özellikle milli duygulara atýf yapmasý, sade, anlaþýlýr ve açýk bir Türkçe kullanmasý Meþrutiyet sonrasýnda ortaya çýkan akýmlardan etkilendiðini göstermektedir. Þair, yaþadýðý dönem itibariyle Osmanlý’nýn Balkanlardaki hakimiyetinin yavaþ yavaþ sona erdiði yýllara þahit olmuþ,  bu durum kendisini ve tabi sanatýný derinden etkilemiþtir. Namýk Kemal'den etkilenerek yazdýðý Vatan temalý þiirlerinde bu etki açýkça görülmektedir.

Sýrr-ý hilkatten gelir hubbu’l-vatan insâna âh
Hal olunmaz bir muammâdýr muammâ-yý vatan

Secde-gâh-ý mü’minîn olsun taþýyla topraðý
Mevce-dâr oldukça billâh... deryâ-yý vatan

Müsterîh olsun ehibbâ-yý vatan yâ Rabbenâ
Rûy-i râhat görmesin, kör olsun a’dâ-yý vatan
                                                                   (Vatan Þiiri)

Edebi yönü itibariyle  Muallim Sa’dî’yi örnek alan  Sadeddîn Efendi, münâcât, tevhid, na't, ilahi, nutuk, þarký, muamma, mersiye gibi nazým türlerinde de eserler kaleme almýþtýr. Aruz vezninin yanýnda hece ölçüsüyle de þiirler yazmýþtýr. Hece ölçüsünü kullanmasýnda  Muallim Sa’dî’nin etkisi olmuþtur. Muallim Sa’dî tarafýndan çýkarýlan haftalýk Yýldýz gazetesinde bir yýl boyunca þiir ve yazýlarý yayýmlanmýþtýr.

***

Sadeddîn Sýrrî’nin hayatýnda mûsikînin mühim bir yeri vardýr. Eþref Paþa ve Bursalý Tahir Bey gibi mûsikîþinas  isimlerle yaptýðý sohbetlerden oldukça etkilenen þair, mûsikîye mahir derviþlerden dersler alarak bu alanda kendisini yetiþtirmiþtir.

Üsküplü bestekâr, Menâkýb-ý Târihiyye- Mûsikî isimli hatýrat yazýsýnda mûsikîye olan merakýný mutasavvýf olmasýna baðlar. Yine bu hatýratta, gerek kitaplardan gerekse mûsikîyle ilgili olan  kiþilerden  sürekli bir þey öðrenme peþinde olduðunu, buna raðmen  bir mûsikî hocasý bulamadýðýný, nota nazariyatýna dair ilk bilgilerini, Üsküp Sanâyi Mektebi’nde öðrendiðini anlatmaktadýr.

Manastýr Rifâî Dergahý þeyhi olan  amcasý  Bedreddin Efendi’yi ziyarete gittiðinde dergahýn müdavimlerinden Nazif Bey ile tanýþmýþ ve kendisinden nota yazýmý, enstrüman, makam ve usûl konularýnda dersler almýþtýr.  

Üsküp’e döndüðünde ise Üsküp dergahýnýn  zâkirlerinden Hafýz Mehmet Efendi ile þarký/ilahi çalýþmalarý yapmýþtýr. Hatta Selanik’ten özel olarak kanun getirtmiþ ve yakýn dostu Binbaþý Rýza Bey sayesinde tanýþtýðý genç bir zabitten kanun çalmayý da öðrenmiþtir. 

Kanunun yanýnda keman ve ud çalmayý da öðrenen baþarýlý þair, arkadaþý Mehmet Bey ile beraber nazariye kitaplarýndan  nota bilgisi öðrenmiþtir. Tanburî Cemil Bey tarafýndan kaleme alýnan Rehber-i Mûsikî isimli kitaptan oldukça faydalanmýþtýr. Selanikli Udî Ahmet Efendi’den ud dersleri aldýðý da bilinmektedir.

Sadeddîn Efendi ve dostu Mehmet Bey mûsikî yeteneklerini ilk olarak dergahta ilahi seslendirerek sergilemiþlerdir. Sadeddîn Efendi, mûsikînin teknik boyutuyla özellikle alakadar olmuþtur. Öyle ki Ýstanbul’dan gelen mûsikîþinas derviþlerle bizzat görüþerek okuduðu ilahileri tashih ettirmiþtir.

Yýldýz, Cerîde-i Sûfiyye ve Muhibbân gibi neþriyatlarda yazýlarý yayýmlanan Sadeddîn Efendi’nin müzik ile alakalý iki yazýsý bulunmaktadýr. Müziðin “Ýslam dinindeki yeri ve hükmü nedir?”  sualine;  Hz. Peygamberden de misaller vererek, “Caizdir.” yönünde cevaplar vermeye çalýþmýþtýr. Istýlâhât-ý Mûsikî isimli yirmi dokuz beyitten oluþan þiirinde ise mûsikînin önemine deðinerek makam, usûl, nota gibi teknik terimlere de yer vermiþtir.

Reh-i râstýn budur âyîn-i evvel mûsikî ehli
Usûl üzre yola bir pîþ-revle ibtidâr eyler

Sürûr-ý aþk ezel bezminde taksîm-i ilâhîdir
Gazel tarzýnda güftârým o remzi âþikâr eyler
Verir aks-i sadâ her perdeden bir âh-ý cân-gâhým
Hem âheng-i segâhým çârgâha müsteâr eyle
                                                               (Istýlâhât-ý Mûsikî)

***

Baþta Üsküp olmak üzere Balkan coðrafyasýnýn dört bir yanýna yayýlmýþ tekke ve medreseler yýllardan beri bu kadim topraklarda köklü bir medeniyetin temellerini oluþturan en önemli unsur olmuþlardýr. Tekke kültürü, zamanla kendine özgü  bir sanat tarzý oluþturmuþ ve neþet ettiði her muhitten farklý esintiler taþýmýþtýr. Bu da Türk tasavvufu açýsýndan, son derece zengin ve etkileyici bir sanat dilini doðurmuþtur.

Bu yönüyle Balkan tekke mûsikisî ve þiirinin Ýstanbul’a taþýnmasýnda, Sadeddîn Efendi’nin mühim bir rolü olmuþtur. Þairin, Ýstanbul ile  Balkanlar arasýnda tekke mûsikisî ve þiiri  yönünden bir köprü vazifesi gördüðü rahatlýkla söylenebilir.

Ünlü bestekâr, birçok  talebe de yetiþtirmiþtir. Bunlar arasýnda en bilineni Yahya Kemal Beyatlý’dýr. Beyatlý’nýn hayatýnda, hocasý Sadeddîn Efendi’nin önemli bir etkisi olmuþtur.

Kendisi de Üsküplü olan Yahya Kemal, küçük yaþlardan itibaren Üsküp Rifâî Âsitânesi’ne giderek burada ilahi, mûsikî ve þiir dersleri almýþtýr. Beyatlý hatýratýnda, Hocasý  Sadeddîn Efendi’nin, þirinlerindeki hatalarýný düzelttiðini ve bazý hususlarda kendisine uyarýlarda bulunduðunu belirtmiþtir. 

Birçok nadide þiir ve bestelere imza atan Þeyh Sâdeddîn Efendi’nin ilahi formundaki eserlerinden bazýlarý þunlardýr: Kudret Kandilinden Bir Nûr Süzüldü, Her Nefesde Bul Hayât-ý Câvidân, Gönlümde Kaynadý Þâhýmýn Aþký, Hû Deyib Girdik Bu Er Meydânýna,  Yetiþ Ýmdâdýma Kehfü’l-Emânsýn Yâ Resûlallâh, Devrân Bu Devrân’dýr.

Bu kýymetli eserlerin önemli bir kýsmý, 1959 yýlýnda Türkiye’ye göç eden Üsküp Rifâî Âsitânesi’nin altýncý þeyhi Mustafa Haznedar Baba ve oðlu Râik Haznedar tarafýndan muhafaza edilerek günümüze kadar ulaþabilmiþtir.

Ayrýca sanat yönetmenliðini Doç. Dr. Safiye Þeyda Erdaþ’ýn yaptýðý,  Sadeddîn Sýrrî Efendi’nin bestelenmiþ þiirlerinden oluþan “Sadeddýn Sýrrý Ýlahileri” isimli albümün de  Türk Mûsikî Tarihi açýsýndan önem arz ettiði gözden kaçýrýlmamalýdýr. Safiye Erdaþ Hoca, 2023 yýlýnda “Kudret Kandili” isimli Sadeddîn Efendi’ye ait tek þarkýlýk bir albüm daha çýkarmýþtýr.

Adetimiz olduðu üzere son sözü yazýmýzýn kahramaný Sadeddîn Sýrrî Efendi’ye býrakýp bu güzel faslý tadýnda noktalayalým:

Kudret kandilinden bir nûr süzüldü
Bir bulut içinde kaldý eyvallâh
Bu nurda ibtidâ hilkat düzüldü
Mevcudât þeklini aldý eyvallâh...

Muhammed Ali’nin nûrudur bu nûr
Verâ-yý vahdetle eyledi zuhûr
Kesret içinde olunca mestûr
Herkesi gümâna saldý eyvallâh...
                                             (Kudret Kandilinden Bir Nur Süzüldü/Hüseyni Nefes)

Henüz Yorum yok

Ýlk yorumu siz yazýn.

Yorum Býrakýn

E-Mail adresiniz yayýnlanmaz.







Yazarýn Diðer Makaleleri