MUHAMMED ÞAMÝL GENÇOSMANOÐLU

HAYALÝNDE KUDÜS OLMAYANIN ÝMANINDAN ÞÜPHE EDÝLÝR

HAYALÝNDE KUDÜS OLMAYANIN ÝMANINDAN ÞÜPHE EDÝLÝR

Ýnsan hayatta boþ ve amaçsýz yaþayamaz. Büyük ya da küçük, eriþilebilir ya da ütopik hayaller peþinde koþabilir. Ýnsan olmanýn gereði budur. Hedefsizlik belirsizliktir. Belirsizlik bunalým getirir. Bunalýmýn sonucu da malum…

Ýnsaný deðerli kýlan hedefidir. Müslüman, batý dünyasý karþýsýndaki en büyük maðlubiyetini hedeflerini küçültmekte buldu. Maðlubiyet psikolojisi bizim hedeflerimizi de küçülttü. Bu maðlubiyet havasýndan kurtulmanýn anahtarlarýndan biri de umutlarý, hayalleri, hedefleri büyütmekten geçiyor. Müslüman büyük düþünecek. Nokta…

Müslümana hayalsizlik, dar düþünmek, ufuksuzluk yakýþmýyor. Hâlýk-ý Lemyezel hayat rehberi kitabýmýzda “Ben yeryüzünde bir halife yaratacaðým” (Bakara 2:30) buyurmuþtur. Ne demek halife? Lügatte “birinin ardýndan gelen, onun yerine geçen” anlamýna geliyor. Kur’ani bir kavram olan halife, özellikle insanýn Allah’ýn yeryüzündeki temsilcisi ve sorumluluk sahibi varlýðý olduðu anlamýna geliyor. Müslüman, sadece kendi hayatýný deðil, tüm insanlýðý, hatta tüm mahlûkatý gözeterek hareket etmelidir. Bu büyük bir sorumluluktur ve büyük düþünmeyi gerektirir. Büyük düþünmek, Müslüman’ýn fýtratýna uygundur. Allah’ýn halifesi olmak, ümmete liderlik etmek, adaleti saðlamak ve ilim, kültür, sanat, ekonomi gibi her alanda öncü olmak için büyük hedefler koymak zorundayýz. Küçük düþünmek, Ýslam’ýn ve ümmetin ruhuna aykýrýdýr!

Hayata bakýþýmýz ve umutlarýmýz da imandýr. Müslümanýn her eylemi inançlarýndan baðýmsýz deðildir. Çünkü Hâlýk-ý Lemyezel En’am 162’de yaþam ve ölümün sadece Allah için olmasý gerektiðini ifade ediyor bize:

“Þüphesiz benim namazým, ibadetlerim, hayatým ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.”

Bu ayet, Müslümanýn hayatýnda her þeyi Allah rýzasýna uygun yapmasý gerektiðini öðretiyor. Hayatýnýn merkezine Cenabý Hakký koyuyor. Din sadece namaz ve ibadet deðil, ticaret, ilim, sanat, siyaset, aile hayatý, düþünme, hayal ve hedefler de Allah’ýn rýzasýna uygun olmalý. Bir insanýn hayalini kurduðu þeyler, onun kalbinin ve zihninin en derin noktalarýný yansýtýr. Kudüs, bir Müslüman için sadece fiziki bir þehir deðil, ümmetin ortak bir davasý ve manevi bir sýnava iþaret eder. Hayalinde Kudüs’ü olmayan bir Müslüman, imanýný ve dini deðerlerini sorgulamalýdýr. Zira Kudüs'ü unutmak, Ýslam'ýn temel deðerlerinden birini görmezden gelmek anlamýna gelir.

Ýslami açýdan baktýðýmýzda Kudüs, Kur'an-ý Kerim (Ýsra, 1) ve hadislerde ("Oraya gidemezseniz bile zeytinyaðý gönderin." – Ebû Dâvûd, Ṣalât, 14, no: 457) özel bir yere sahiptir. Mescid-i Aksa, Müslümanlarýn bir dönem kýblesi olmuþ, Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) Miraç hadisesinin de merkezinde yer almýþtýr. Fahri Kâinat Efendimiz, bu þehirden semaya yükseldi ve Allah’ýn huzuruna kabul edildi. Fizikten metafiziðe geçiþin olduðu yerdir Kudüs.

Ayrýca Kudüs, peygamberler tarihi açýsýndan da çok önemlidir,Hak-Batýl mücadesinin verildiði yerdir.. Hz. Ýbrahim, Hz. Musa, Hz. Davud, Hz. Süleyman ve Hz. Ýsa gibi pek çok peygamber bu topraklarda yaþamýþ, mücadelesini bu topraklarda vermiþtir. Bu nedenle Kudüs, sýradan bir þehir deðil, tarih boyunca Müslümanlar için önemli bir merkez olmuþtur.

Fahri Kâinat Efendimiz (s.a.v.), Mescid-i Aksa’ya olan sevgisini, onun önemini sahabelerine anlatmýþ ve oraya sahip çýkýlmasýný buyurmuþtur. Bu da göstermektedir ki, Kudüs’ü düþünmek, onun için dua etmek ve onun için çaba göstermek Müslümanlar için imani bir sorumluluktur, islami bir görevdir. Kudüs sadece Araplarýn, sadece Filistinlilerin, sadece Gazze’lilerin meselesi deðildir. Bu mesele tüm Müslümanlarý yakýndan ilgilendirmektedir.

Günümüzde Kudüs, ümmetin önünde bir turnusol kaðýdý gibi durmaktadýr, bir imtihan noktasý hâline gelmiþtir. Kudüs’ü hatýrlamak sadece dua ile sýnýrlý kalmamalý; farkýndalýk oluþturmak, bilgilendirmek ve sahip çýkmak gibi eylemlerle desteklenmelidir. Müslümanlar, Kudüs’ün tarihi ve manevi önemini gelecek nesillere aktarmak için çaba sarf etmelidir.

Kudüs’ü düþünmediði gün olmamalýdýr bir müslümanýn. Duasýnýn baþýna hep Kudüs’ü koymalý, rüyalarýnda özgür Kudüs’ü görmelidir.

Kudüs, Müslümanlar için sadece bir toprak parçasý deðil, Müslümanlarýn onuru, inancýn, imanýn ve sadakatin bir simgesidir. Bir Müslüman’ýn hayallerinde Kudüs’ün olmamasý, onun dini ve manevi hassasiyetleri konusunda bir eksikliðe iþaret edebilir. Bu nedenle Kudüs, her Müslüman’ýn gönül dünyasýnda, dualarýnda ve günlük hayatta hatýrlanmasý gereken bir emanettir. Onu unutmak, kimliðimizin ve imanýmýzýn bir parçasýný unutmak anlamýna gelir.

Bu bilinçle ve þuurla Kudüs hayatýmýzýn bir parçasý olmalý, daima hayalimizde, dualarýmýzda ve kalbimizde yaþatmalýyýz.

Hz. Musa (a.s.), Kudüs’e giremedi; Ýsrailoðullarýnýn inanç amellerindeki eksiklikleri, sýkýntýlý tavýrlarý yüzünden… O neslin çöllerde temizlenmesi gerekiyordu ve kýrk yýl çöllerde dolaþtýktan sonra, toplum temizlenip oraya girmeyi hak etti. Hz. Musa’nýn (a.s.) ömrü buna vefa etmedi.

Hz. Musa (a.s.): "Beni Kudüs’e defnedin." dedi. "Oraya götüremezseniz, oraya nazýr bir yere defnedin." dedi. "O da olmazsa, onun yollarýnýn yakýnlarýna defnedin." dedi.           

Ýnanan insanlar için Kudüs budur.Oraya gidemezse bile uðrunda yolunda ölünecek bir yerdir..

Henüz Yorum yok

Ýlk yorumu siz yazýn.

Yorum Býrakýn

E-Mail adresiniz yayýnlanmaz.







Yazarýn Diðer Makaleleri