- 30 Ekim 2025 - DOÐU TÜRKÝSTAN BÝZÝM NEYÝMÝZ OLUR?
- 23 Ekim 2025 - -YENÝ- HÝÇ BÝLENLERLE BÝLMEYENLER BÝR OLUR MU? KÝMDÝR BU GERÇEK BÝLENLER ?
- 17 Ekim 2025 - AÇLIÐIN GÖLGESÝNDE KUTLAMA: 16 EKÝM DÜNYA GIDA GÜNÜ’NÜN SESSÝZ ÇELÝÞKÝSÝ
- 15 Ekim 2025 - 2 . “ONE MÝNUTE”
- 11 Ekim 2025 - NEDEN BAZI ÝNSANLAR DOÐRU YOLU BULAMAZ?
- 06 Ekim 2025 - KAPÝTALÝST RUHUN ÝSLÂMÎ CAMÝYA SIZMASI
- 23 Eylül 2025 - "GÜNAYDIN" MI, "HAYIRLI SABAHLAR" MI? – BÝR SELAMIN HÝKMETÝ ÜZERÝNE
- 01 Aðustos 2025 - FETÖ MÜCADELESÝNDE NEDEN BAÞARILI OLUNMUYOR? -2-
- 23 Temmuz 2025 - FETÖ MÜCADELESÝNDE NEDEN BAÞARILI OLUNMUYOR? -1
- 14 Temmuz 2025 - 15 TEMMUZ: BÝR MÝLLETÝN CÝHAN DEVLETÝ YÜRÜYÜÞÜNÜ DURDURMAYA YÖNELÝK ENGELLEME GÝRÝÞÝMÝ
- 06 Temmuz 2025 - KERBELA: BÝR ÜMMETÝN ÝÇ SIZISI
- 02 Temmuz 2025 - EN ÝYÝ SAVUNMA SALDIRIDIR, EN KÖTÜ SAVUNMA SAVUNMADIR.
- 24 Haziran 2025 - TÜRKÝYE ÝÇÝN TARÝHÎ BÝR ZARURET OLARAK MEGA ÝDEAL (BÜYÜK ÜLKÜ) ARAYIÞI
- 19 Haziran 2025 - ARZ – I MEV’UD; MÜSLÜMAN COÐRAFYADA ÝÞGAL PLANLARI, TÜRKÝYE'YÝ BEKLEYEN TEHLÝKE
- 07 Haziran 2025 - KUDÜS’E AÐIT ÞÝÝRÝ TAHLÝLÝ
- 30 Mayýs 2025 - KUDÜS'E AÐIT ÞÝÝRÝNÝN EVLAT EDÝNME HÝKAYESÝ
- 23 Mayýs 2025 - MESCÝD-Ý AKSAY'A AÐIT !
- 07 Mayýs 2025 - HÝNDÝSTAN-PAKÝSTAN SAVAÞI ÝNSANLIÐIN SONU OLABÝLÝR MÝ ?
- 29 Nisan 2025 - YÂSÎN SAHÝBÝ OLMAK… KAVMÝNÝN KURTULUÞU ÝÇÝN BEDEL ÖDEMEK…
- 22 Nisan 2025 - KUR’ÂN’IN KISSALARLA YÜKLEDÝÐÝ SORUMLULUK
- 18 Nisan 2025 - YASÝN SURESÝ VE MARANGOZ HABÝB’ÝN MESAJI
- 11 Nisan 2025 - HAYATIN MERKEZÝNDE BÝR PEYGAMBER
- 26 Þubat 2025 - MAKÝNALARIN ÖÐRENME SERÜVENÝ: YAPAY ZEKÂ
- 17 Þubat 2025 - YAPAY ZEKA, TEHDÝTÝ MÝ, FIRSATI MI?...
- 10 Þubat 2025 - SIRADANLAÞMAK
- 01 Þubat 2025 - HAYALÝNDE KUDÜS OLMAYANIN ÝMANINDAN ÞÜPHE EDÝLÝR
- 26 Ocak 2025 - KUDÜS, MESCÝD-Ý AKSA BÝZÝ ÝLGÝLENDÝRÝR MÝ?
- 19 Ocak 2025 - KIRILMA NOKTASI GAZZE
MUHAMMED ÞAMÝL GENÇOSMANOÐLU
-YENÝ- SUDAN: SESSÝZLÝÐÝN ÇIÐLIÐI
SUDAN: SESSÝZLÝÐÝN ÇIÐLIÐI
Afrika’nýn kalbinde, dünyanýn gözü önünde bir ülke yanýyor: Sudan… Sudan yanýyor, dünya izliyor… Bu zulüm ne Gazze’de ne Doðu Türkistan’da görüldü. Ýnsanlarýn gözü önünde insanlarý yakýlýyor, diri diri… Canlý canlý mezara gömüyor, kadýnlara tecavüz ediliyor, çocuklar katlediliyor… Afrika’nýn kalbinde, insanlýðýn sesi kýsýlmýþ; toprak kül, gökyüzü duman. Bu toz dumanýn içinde gözleri kan çanaðýna dönmüþ bir anne, gözyaþlarý tozlanan yüzünde adeta bir nehir oluþturmuþ, çaresiz bakýyor gökyüzüne. Bir zamanlar Nil’in bereketiyle anýlan o topraklarda þimdi ölüm kol geziyor. Ne bir uluslararasý kuruluþun vicdaný, ne de Müslüman dünyanýn kalbi kýpýrdýyor. Herkes seyirci. Sanki bu yangýn, bu kýyým baþka bir gezegende yaþanýyor.
Lakin bu yangýn yalnýzca topraklarý kavurmuyor; insanlýðýn, bilhassa da ümmetin vicdanýný da yakýyor — eðer kaldýysa bir miktar. “Vicdanlar sakat çýkmadan, ya Muhammed yarýna;” diyordu ya þair (Arif Nihat Asya). Þimdi vicdanlar sakat, gözler kör, akýllar durmuþ, adalet hapis…
RSF’ye baðlý milisler (arkasýnda Birleþik Arap Emirlikleri - BAE var) köyleri yakýyor, kadýnlara tecavüz ediyor, çocuklarý öldürüyor. Ýsrali arkasýna alarak yapýyor BAE bunu. Lakin küresel vicdan suskun. Çünkü orada ne Avrupa deðerleri var ne Batý’nýn çýkarý. Orada sadece “siyah tenli”, “Müslüman” insanlar var. Modern dünya hâlâ rengine ve çýkarýna göre yas tutuyor. Batý dünyasý insan haklarýndan bahsederken, Afrika’nýn yanan þehirlerine bakmýyor. Çünkü orada kendi çýkarý yok. Bu yüzden Sudan, modern dünyanýn ikiyüzlülüðünü teþhir eden bir aynadýr. O aynaya bakan herkes, kendi vicdanýnýn çürüklüðünü görebilir (eðer bakmaya cesaret ederse).
Bu sessizliðin ardýnda bir hesap, bir menfaat varmýþ. Yerin dibine batsýn sizin çýkarlarýnýz! Birleþik Arap Emirlikleri altýn madenlerini, Rusya Kýzýldeniz kýyýsýný, Mýsýr Nil güvenliðini, Amerika ise Çin’in Afrika’daki varlýðýný hesap ediyor. Peki Müslümanlar nerede?
Birkaç gün önce umreye giden bir dostumu ziyarete gittim. “Abi, Kâbe baþta olmak üzere her yer týklým týklým. Sanki Ramazan umresi ya da hac gibi kalabalýk. Say alanýnda adým atamýyorsun, býrak koþmayý.” dedi. O an biz Müslümanlarýn heybetini kaybettiðini fark ettim. Bu kalabalýklar kâfir dünyayý tedirgin etmiyor. Zalim Ýsrali durdurmuyor. Kýzýl Çin’i tedirgin etmiyor. Öyleyse bu bir kuru kalabalýk… Özgül aðýrlýðý olmayan bomboþ bir insan topluluðu. Eðer bu kalabalýk Ýsrail’in Gazze’deki saldýrýlarýný durduramýyorsa, Çin’in Doðu Türkistan’daki zulmünü engelleyemiyorsa, Sudan’da akan kaný durduramýyorsa bu bomboþtur. Dünyanýn hiçbir yerinde ayný anda insanlarý bu kadar hýzlý bir araya getiremezsiniz. Geliyorlar da ne oluyor? Sadece þahsi ibadetler. Peki bu Müslümaný kurtaracak mý? Bilemem. Ama dünyada Müslümana reva görülen tüm haksýzlýklarýn hesabýný tüm ümmet olarak vereceðiz. Ve hesap çok aðýr olacak. Siyasi þuuru olmayan topluluktan ne beklersin? Bu toplanan topluluklarýn siyasi þuuru yok maalesef. Dicle’de bir kuzuyu kurt yese hesabý Ömer’den sorulmaz mýydý bizim sorumluluk alanýmýzda?
Oysa Sudan, Ýslam coðrafyasýnýn en eski damarlarýndan biriydi. Hz. Osman döneminde Ýslam’la tanýþmýþ, yüzyýllar boyunca Ýslamî bir bilinçle yoðrulmuþtu. Ama þimdi, Ýslam kardeþliði unutturulmuþ, kabile kimlikleri yeniden diriltilmiþ, insaný insana kýrdýran bir fitne ateþi alev alev. Sözde 2 general kendi iktidar alanlarýný geniþletmek halka akla hayale gelmeyen zulümler yapyor.
Bu savaþ, dýþarýdan bakýldýðýnda bir iktidar mücadelesi gibi görünebilir. Bir tarafta Sudan ordusu (SAF), diðer tarafta paramiliter RSF güçleri. Ama hakikatte bu çatýþma, Sudan’ýn kalbine saplanmýþ bir hançerdir. O hançerin kabzasýnda dýþ güçlerin mühürleri var: altýn, petrol, stratejik limanlar, Kýzýldeniz. Ýnsanlar ölüyor, çocuklar açlýktan ölüyor; ama birileri o ölü bedenlerin üzerinden enerji koridorlarý çiziyor.
2019’da halkýn Ömer el-Beþir rejimini devirmesiyle Sudan halkýna bir umut solumuþtu güya. “Yeni bir baþlangýç.” demiþti. Ama ne yazýk ki devrimi yapanlar deðil, silahý olanlar kazandý. Ülke, halkýn deðil, generallerin elinde kaldý. Kýsa süre sonra bu generaller, iktidar pastasýný paylaþamayýnca birbirlerine kurþun sýktýlar. O kurþunlar þimdi masum çocuklarýn, kadýnlarýn, ihtiyarlarýn kalbine saplanýyor.
Darfur… Adý bile yorgun bir coðrafya. Daha yirmi yýl önce orada bir soykýrým yaþanmýþtý. Dünya seyretmiþti. Önce Sudan’ý Güney Sudan ve Kuzey Sudan diye 2 ye böldüler þimdi Müslümanlarýn olduðu bölgeyi Doðu Sudan ve Batý Sudan diye bölecekler. Þimdi ayný dünya, ayný sessizlikle yeniden seyrediyor. Müslümanlarýn üzerinde bu ölü topraðý olduðu müddetçe dada çok bölecekler, daha çok ülkeye gidip bir daha bölecekler..
RSF’ye baðlý milisler, köyleri yakýyor, kadýnlara tecavüz ediyor, camileri, su kuyularýný, hastaneleri hedef alýyor. Afrika kökenli Masalit ve Fur kabileleri topyekûn bir yok ediliþin eþiðinde. BM raporlarýna göre on binlerce sivil öldürüldü, yüz binlercesi Çad sýnýrýna kaçtý. Sadece son 35 saate 2000 masum insan katledildi. Ama Batý dünyasý, gözlerini Gazze’ye çevirip orada da sadece söz üretirken, Sudan’da ölüm sessizliðini tercih ediyor.
Bu sessizlik tesadüf deðil. Çünkü Sudan sadece bir ülke deðil; Afrika’nýn kalbinde dönen büyük bir hesaplaþmanýn sahnesi. Birleþik Arap Emirlikleri, Rusya, Mýsýr, Amerika, Çin… Her biri kendi çýkarýnýn peþinde. Kimin elinde altýn madenleri olacak, kim Kýzýldeniz kýyýsýnda üs kuracak, kim Afrika’nýn damarlarýna kendi parasýný, silahýný, kültürünü zerk edecek? Hepsi Sudan topraðýnda cevap arýyor. Ve bu cevap, insan cesetlerinin üzerinde bulunuyor.
Sudan ordusu Mýsýr’dan destek alýyor, RSF ise BAE’den ve Rusya’dan. Mýsýr Nil’in güvenliðini koruma bahanesiyle müdahil oluyor; BAE, altýn madenlerini ve ticaret yollarýný kontrol etmek istiyor; Rusya, Kýzýldeniz’de bir üs hayali kuruyor. Sudan’ýn altýný, petrolü, kanla karýþmýþ bir ticaretin aracý hâline geldi. Ve her büyük güç, kendi piyonunu sahaya sürmüþ durumda.
Peki ya biz? Müslüman dünya? Sudan’ýn çýðlýðý bize ulaþmýyor mu? Yoksa biz o çýðlýða kulaklarýmýzý mý týkadýk? Gazze yanýyor, Doðu Türkistan yanýyor, Yemen yanýyor, Sudan yanýyor ama biz hâlâ susuyoruz.
Birleþmiþ Milletler rakam veriyor: On milyon insan yerinden edildi, sekiz milyondan fazlasý açlýkla karþý karþýya. Ama rakamlar acýyý anlatmýyor. Acýnýn dili yok; yalnýzca sükûtun gölgesinde yankýlanan bir inilti var. Sudan’da çocuklar açlýktan ölüyor, ama o çocuklarýn gözyaþlarý dünya medyasýnýn ekranýna düþmüyor.
Sudan’daki bu savaþ, sadece silahlarýn çatýþmasý deðil; insanlýðýn vicdanýnýn iflasýdýr. Bu savaþ, modern dünyanýn ikiyüzlülüðünü ifþa ediyor. Bir yanda insan haklarý nutuklarý atanlar, diðer yanda altýn madenlerinin bekçiliðini yapan milisleri finanse edenler.
Onlar kendi hesaplarýný versinler, ya bizim hâlimiz ne olacak? Doðal kaynaklarýyla, stratejik konumlarýyla, müthiþ bir insan kaynaðýyla Ýslam dünyasýnýn durumu ne olacak? Bugün maalesef Müslüman dünyasý sorunlarýný çözmesini baþkalarýndan bekliyor. Yahu olur mu böyle þey! Ýki milyar insan elin Amerikasýndan, Rusyasýndan, Çin’inden, Avrupasýndan medet umuyor. Bu nasýl bir ezilmiþliktir, bu nasýl bir zillettir!
Müslümanlarýn baþýndaki problemleri sadece Müslümanlar çözebilir. Bunu anlamak için daha ne kadar Müslüman kaný dökülecek? Bunu anlamak için sýranýn bize gelmesi mi gerekecek?
Sorulmasý gereken soru þudur:
Bu yangýn neden her zaman Müslüman topraklarda çýkar?
Cevap basittir ama acýdýr: Çünkü Müslüman, kendi aklýný üretmeyi býraktýðýnda, baþkasýnýn senaryosunda figüran olur. Sudan’da olan budur. Kabileler arasýna fitne tohumlarý eken dýþ güçler deðil, o tohumlarý sulayan iç gaflettir. Her zulmün dýþarýda bir faili, içeride ise bir hazýrlayýcýsý vardýr.
Belki Sudan’ýn topraklarý yanýyor, ama asýl yanmasý gereken bizim içimizdir. Çünkü biz, ümmet olmanýn aðýrlýðýný taþýyamadýk. Bizim sessizliðimiz, onlarýn ölüm fermanýdýr. Her biri ayrý telden çalan, her biri kendi küçük iktidarýnýn peþinde koþan bir topluluða dönüþtük. Oysa ümmet bir beden gibiydi; bir azasý acý çektiðinde, diðeri uykusuz kalýrdý. Þimdi beden hissiz, ruh yorgun, kalp taþ kesilmiþ.
Sudan’da akan kan sadece Afrikalý bir çocuðun kaný deðil; bizim suskunluðumuzun rengidir. Her damla, ümmetin aklýnýn tükendiði, vicdanýnýn karardýðý bir çaðýn þahitliðidir. Biz, Allah’ýn “Bir topluluk kendi durumunu deðiþtirmedikçe Allah onlarýn durumunu deðiþtirmez.” (Ra’d, 11) ayetini unuttuk. Deðiþimi gökten deðil, kendi içimizden beklemeliydik. Bu böyledir. Kul hak eder Allah halk eder.
Bugün bize düþen yalnýzca aðlamak deðil; uyanmak. Sudan’ýn feryadý, bizim için bir çaðrýdýr.
Yâ Rabbi, Müslümanlara bir sahip gönder…
Yâ Rab, Müslümanlara birlik ve beraberlik þuuru ver…



Henüz Yorum yok