ÖÐR. GÖR. OSMAN UTKAN

ZULÜM DEPREMÝ TETÝKLER MÝ?

ZULÜM DEPREMÝ TETÝKLER MÝ?

Her evde olduðu gibi, o gün onlarýn evinde de bir tartýþma vardý. Eþler uzun zamandan beridir, birbirleriyle iletiþim çatýþmalarý yaþýyorlardý. Bu münakaþalar bazen kýsa süreli bazen de uzun sürebiliyordu. Hata kimi zamanlar kantarýn topuzunu kaçýrýp birbirlerini kýrýyorlardý.

Çiftin dünyalar güzeli bir kýzlarý vardý. Kýzlarý henüz dört ya da beþ yaþýndaydý. O da bu kavga ve gürültü ortamýnda büyümüþtü. Çocuk anne ve babasýnýn birçok kavgasýna, korku dolu bakýþlarla ve aðlayarak þahitlik etmiþti.

Þubat ayýnýn beþini altýya baðlayan geceydi. Ýlerleyen saatlerde karý koca hararetli bir þekilde tartýþmaya baþlamýþlardý. Her zaman olduðu gibi karþýlýklý sert sözler sarf edildi. Küçük çocuk da olaný biteni yine korkuyla izledi. Adam öfkesinden çýlgýna dönmüþtü. Gecenin saat üçü gibi kadýný ve çocuðunu evden kovmuþ ve onlarý zorla dýþarý atmýþtý.

Kadýn ve küçük kýzý kapýyý çalýp içeri girmek için bir müddet beklediler. Ama adam ortalýðý yýkacak gibiydi. Çaresiz kadýn çocuðuyla kendisini sokakta bulmuþtu. Hava çok soðuktu ve çok fazla kar yaðýyordu. Kimsecikler yoktu dýþarýda. Malatya’da nereye giderlerdi bu saatte!

Anne ve küçük kýz biraz yürüdükten sonra bir parkta geldiler. Üstü kapalý bir bankta oturdular. Annesi yavrusu üþümesin diye ona sýkýca sarýlmýþtý.  Küçük çocuk hem korkudan hem de soðuktan tir tir titriyordu. Onun güzelim gözleri uykusuzluktan kýzarmýþtý. Ve korkudan kocaman bir þekilde açýlmýþtý. Kadýn küçük kýzýný teselli etmek için öylesine cümleler kurmuþtu. Sonra konuþmayý býraktý ve sadece sustu.

Çocuk bir korkuyorsa; annesi bin korkuyordu. Kadýnýn içi, bir yandan kan aðlýyor bir yandan da kor gibi yanýyordu. Yaðan kar içini soðutmaya kâfi gelmiyordu. Yanaklarýndan aþaðý yaþlar akmaya baþladý. Dudaklarý ve çenesi titremeye baþladý. Soðuk deðildi onu aðlatan. Soðuk deðildi onun çenesini zangýr zangýr titreten.

Evden ayrýldýklarý daha bir saat kadar olmamýþtý ki müthiþ bir deprem meydana gelmiþti. Ortalýk kýyamet yerine dönmüþtü. Birçok bina yýkýlmýþtý. Tozdan ve dumandan göz gözü görmüyordu. Ýnsanlarýn çýðlýklarý her tarafý inletiyordu. Her tarafta aðlayanlar, acýdan baðýranlar ve yardým isteyenler vardý.

Sarsýntýda yýkýlmayan binalardaki insanlar, hýzlý bir þekilde dýþarýya çýkmýþlardý. Herkes korkunç bir deprem ile uyanmýþ ve panikle kendini dýþarý atmýþtý. Kadýn ve çocuðun bulunduðu park bir anda yüzlerce insanla dolmuþtu. O gece yaþanan ilk depremde onlarýn evi de yýkýlmýþtý. Ve adam enkazýn altýnda kalmýþtý. Günler sonra onun cansýz bedenine ulaþmýþlardý.

 

Yaþanmýþ bir olaydan yola çýkarak kaleme aldýðým bu hikâye bana ibretlik birçok þey anlatmaktadýr. Bu anlamda, geçmiþten günümüzde sýklýkla dile getirilen “Ýki ‘Z’ olunca, üçüncü ‘Z’ olur” diye bir söz vardýr. Bunu da âlimler hadislerden yola çýkarak söylemiþlerdir, diye biliyorum. Yani iki “Z” olan “zulüm ve zina” çoðalýrsa üçüncü olan “Z” yani “zelzele” meydana gelir, denilmek istenmektedir.

Bu yazýda “zina” konusuna deðinmeyeceðim. Ancak birinci “Z” yani “zulüm” o kadar çoðalmýþtýr ki herhalde anlatmakla bitiremeyiz. Bizler zulmü, genellikle devlet ya da zalim yöneticilerden gelir, sanmaktayýz. Tabi ki yöneticilerden gelen zulümler de olabilir. Ama bu durum baþkaca zulüm yokmuþ gibi algýlanmamalýdýr. Hatta sýradan insanlarýn birbirine olan zulümleri çok daha fazladýr.

Koca karýsýna; karý kocasýna zulmedebilmektedir. Evlatlar anne babasýna; anne babalar evlatlarýna zulmedebilmektedir. Komþu komþuya; arkadaþ arkadaþa zulmedebilmektedir. Öðretmen öðrenciye; öðrenci öðretmene zulmedebilmektedir. Ýþçi iþverene; iþveren iþçiye zulmedebilmektedir. Akraba akrabaya; kardeþ kardeþe zulmedebilmektedir. Sokakta, trafikte, alýþveriþte, ticarette ve daha nice yerde bin bir türlü zulüm görmek mümkündür.

Merhametin ve adaletin bizlerden uzaklaþýp, onlarýn yerine bizleri yýkýp, yakan ve periþan eden zulüm her yerdedir artýk. Ne yazýk ki insanlar, kendi ihtiraslarý ve azýcýk dünya menfaatleri yüzünden birbirine haksýzlýk etmekten çekinmiyor. Ekseriyetle kul hakkýndan korkulmaz olmuþtur. Ve insanlar ekseriyetle mazlumun ahýndan korkmaz hale gelmiþtir.

Yeryüzünde o kadar ah vardýr ki ne dað dayanýr ne de taþ dayanabilir. O kadar acý ve gözyaþý var ki bunlarý yeryüzü artýk taþýyamaz hale gelebilir. Þu arz çok þey taþýmaktadýr ama bazen zulüm ona aðýr gelebilmektedir. Ýþte bazen yaþanan zulümler Gayretullah’a dokunabiliyor. Yukarýdaki anlatýlan olay belki de böyle bir þeydir. Onu bilemiyorum. En doðrusunu Allah bilir.

Bu vesileyle 6 ve 7 Þubat tarihlerinde meydana gelen büyük depremlerde hayatýný kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Depremden sað çýkanlara da saðlýk ve esenlik diliyorum. Allah bir daha böyle büyük felaketleri bizlere yaþatmasýn. Amin!

Henüz Yorum yok

Ýlk yorumu siz yazýn.

Yorum Býrakýn

E-Mail adresiniz yayýnlanmaz.







Yazarýn Diðer Makaleleri