FURKAN YILMAZ ALTINÖZ

MÜLTECÝ GÖÇMEN PEYGAMBER

MÜLTECÝ GÖÇMEN PEYGAMBER

 “Ýþte bu kitap (Kur’an-ý Kerim) - ki üzerinde hiçbir þüpheye yer yoktur- Allah’a karþý sorumluluklarýnýn bilincinde olanlara bir rehber [olarak indirilmiþ]tir.”(Bakara/2) Bu makale bu duyarlýlýkta olanlara yönelik olarak kaleme alýnmýþtýr.

Takvim yapraklarý 622 yýlýný gösterirken tarihin en anlamý bir göçün tamamlayýcý son halkasý yaþanýyordu. Üçüncüleri Allah olan 2 mülteci/göçmen bir gece yarýsý doðduklarý yere veda ederek, yabancýsý olduklarý bir ülkeye gidiyorlardý.   Üstelik onlarýn mülteci olmalarýný Allah istemiþti. Birinin adý Muhammed b. Abdullah diðeri ise Ebu Bekir b. Ebu Kuhafe’dir. O ülkenin adý Yesrib’di. Sonra Medine oldu.

Medine ülkesinin vatandaþlarý; Arap Evs ve Hazrec kabileleri, Kaynuka, Nadir ve Kureyza oðullarý gibi Yahudi kabileleri, ayrýca az da olsa Hristiyanlardan oluþmaktaydý. 610 yýlýnda baþlayan Ýslam daveti Akabe biatýna kadar, Mekke sýnýrlarýnda kalan Ýslam; Akabe biatlarýyla birlikte Medine ülkesinde de yayýlmaya baþladý.

Haliyle bundan rahatsýz olanlar vardý. Özellikle Hz. Peygamberin mülteci olarak geldiði Medine’de; Medine’nin yöneticisi olmak üzere taç giyme törenine hazýrlanan Abdullah b. Übey b. Selül vardý. Kendisi Hazrec kabilesinin reisi/yöneticisiydi. Yesrib halkýnýn Abdullah’a taç giydirmek üzere iken Hz. Muhammed’in Medine’ye hicret etmesiyle bunun gerçekleþmediði görülmektedir.

Hz. Peygamber’in Nadir Yahudilerinin Medine’yi terk etmelerini istemesi üzerine, Abdullah b. Übey Yahudilere haber göndererek yerlerinden ayrýlmamalarýný ve Peygamber’e karþý gelmeleri operasyonunu yönetmiþtir. Abdullah b. Übey, Benî Mustaliḳ savaþýndan dönerken de eskiden beri sürdürdüðü bozguncu hareketlerine devam ederek, Medine’ye gelen mülteciler/muhacirler aleyhine çirkin sözler söylemiþtir.

Savaþ dönüþünde, Medine’li Hazreç Kabilesinden Sinan ile Mekkeli mülteci/göçmen Cahcah arasýnda kuyu baþýnda bir kavga çýktý. Mülteci Cahcah, yumruk ve tokatlarla yerli Medineli Sinan'ýn yüzünü kanlar içinde býraktý. Ayrýca Sinan haykýrarak "Yetiþin mülteciler/Muhacirler, neredesiniz?" diye seslendi.

Bu ses üzerine Ensar’la göçmen/Muhacirler ayrý ayrý derhal toplandýlar. Kýlýçlarýný sýyýrdýlar. Az kalsýn büyük bir fitne kopacak, Müslümanlar birbirlerine girecekler ve Selül hedefine ulaþacaktý. Ama saðduyulu Muhacirlerle/göçmenler Ensar’ýn/yerliler bazý ileri gelenleri olayý yatýþtýrdýlar. Provokasyon tutmadý.

Kendisi de bir göçmen/muhacir olan son nebi, topluluðun bulunduðu yere geldi ve "Cahiliye insanlarýnýn davasý mý güdülüyor? Nedir bu çýðlýklar, bu feryatlar? Derdiniz nedir?" diye sordu. Halk, bir Muhacirin Ensar’dan birini tokatladýðýný söyleyince, "Býrakýnýz þu Cahiliye âdet ve davasýný. Çünkü o, bir murdarlýk, bir kötülüktür. Cahiliye davasýný güden, kendini Cehenneme atmýþ olur." buyurdu.

Bunun üzerine Sinan, Cahcah üzerindeki hak ve davasýndan vazgeçti. Bu esnada münafýklarýn reisi Abdullah bin Übeyy bin Selûl'un ortaya atýldýðý görüldü. Zira bu hâdise onun için ele geçmez bir fýrsattý. Nitekim "Ey Ensar (Medineliler)! Bu Muhacirler (Mekkeliler), sayenizde kuvvet ve þöhrete nail olmuþken, þimdi bize böylesine hakaretle muamele ediyorlar." diye baðýrdý.

Sonra þeytanî bir tavýrla kavmine dönerek þöyle dedi:

"Bunlarý þehrinize getirip bir yer verdiniz, mal ve yiyeceklerinize ortak yaptýnýz. Uðradýðýnýz bu hakaretlere tek sebep yine sizsiniz. Vallahi, biz Medine'ye dönecek olursak en izzetli ve kuvvetli olan [kendisi ve baðlýlarý] en zelil ve en zayýf olaný [hâþâ Peygamberimiz (sav) ve Muhacirler] oradan sürüp çýkarýlacaktýr."

Baþ fitneci ve münafýk Selül insanlarýn en kýrýlgan noktasýný harekete geçirerek onlar üzerinden Medine’ye kral olmak istiyordu. Ama iman edenlerin imaný buna izin vermedi. Irkçýlýða, yok saymaya ve ötekileþtirmeye direndiler. Çünkü Ýslami düþüncede mülk Allah’ýndýr. Selül’ün sözleri Türkiye’deki mülteci karþýtlarýnýn sözlerine nasýlda benziyor. Ýnsan ve çevre aleyhine olmadýðý müddetçe insan denen varlýðýn yeryüzünün her yerinde/Allah’ýn mülkünde yaþamasý onun hakkýdýr. Toprak, hava, enerji, su ve güneþ insanýn ortak malýdýr. Ahlak ve adaletin olduðu gibi.

Mekke’ye veda eden ve üçüncüleri Allah olan o 2 kiþiden biri Muhammed b. Abdullah (son peygamber Hz. Muhammed sav) ve Ebu Bekir b. Ebu Kuhafe (Sýddýk ünvanlý ilk halife Hz. Ebu Bekir ra) idi. Hz. Ýbrahim, Hz. Nuh, Hz. Musa’da göçmen/mülteciydiler.

Ve bir mülteci olan Peygamberin ümmeti nasýl olurda haksýz ve hukuksuz olarak Mülteci karþýtý olabilir. Aslýnda yeryüzü göçmenler ülkesi deðil mi? Kaný pahamýza savunduðumuz Anadolu’ya biz Orta Asya’dan gelmedik mi?

Henüz Yorum yok

Ýlk yorumu siz yazýn.

Yorum Býrakýn

E-Mail adresiniz yayýnlanmaz.







Yazarýn Diðer Makaleleri