- 11 Ekim 2025 - TELEFONLAR HASTA EDÝYOR!
- 25 Eylül 2025 - LOHUSA HATUN
- 09 Eylül 2025 - SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK! POLÝSLERÝMÝZÝ ÞEHÝT ETTÝ
- 21 Aðustos 2025 - ZEYNEP SULTAN
- 11 Aðustos 2025 - DUALAR VE GÜNLÜK YAÞAM
- 01 Aðustos 2025 - ÇOCUKLA PARKA ÇIKTIK
- 12 Temmuz 2025 - KELEBEK ETKÝSÝ VE MADLEEN GEMÝSÝ
- 27 Haziran 2025 - SENDEN YÝNE SANA GELDÝM
- 23 Mayýs 2025 - ÝBADETLERDE SÜREKLÝLÝK VE BAÞARI
- 08 Mayýs 2025 - NAMAZ VE BAÞARI
- 18 Nisan 2025 - ÝBADET NÝYET VE BAÞARI
- 14 Mart 2025 - KAYSERÝ ÜNÝVERSÝTESÝ’NDE BÝR ÝFTAR
- 03 Mart 2025 - TALAS’TA BÝR ÝFTAR SOFRASI
- 25 Þubat 2025 - SAKAR BABA VE ERBAKAN HOCA
- 05 Þubat 2025 - ZULÜM DEPREMÝ TETÝKLER MÝ?
- 22 Ocak 2025 - DUALARDA AÐLAMAK
- 04 Ocak 2025 - ANNEMÝN MERHAMETÝ
- 25 Aralýk 2024 - KAPIDA BEKLEMEK
- 18 Kasým 2024 - MEVLANA VE HACI BEKTAÞ
- 11 Kasým 2024 - EYVALLAH DEDE
- 19 Ekim 2024 - ÇOCUKLARIMIZI NASIL KORUMALIYIZ?
- 09 Ekim 2024 - TEHLÝKELERE KARÞI GENÇLERÝ KORUMAK
- 30 Eylül 2024 - EMEL UZUN ÖMÜR KISA
- 24 Ocak 2024 - DÜN GAZÝANTEP BUGÜN GAZZE (2)
- 29 Aralýk 2023 - HAYVAN DENEYLERÝ VE BOYKOT
- 24 Aralýk 2023 - GEÇMÝÞTE "GAZÝANTEP" BUGÜN "GAZZE"
DR. OSMAN UTKAN
-YENÝ- DÝJÝTAL BAÐIMLILIÐIN SONU
DÝJÝTAL BAÐIMLILIÐIN SONU
Dijital baðýmlýlýk konusunda yazý kaleme aldýktan sonra konuya iliþkin Türkiye gündemine ses getirecek bir haber düþtü. Haber Kahramanmaraþ merkezli depremlerde evini kaybeden 50 yaþýndaki bir anne ve 23 yaþýndaki oðlu ile ilgiliydi. Yaþanan büyük depremin ardýndan, anne ve oðul Defne ilçesinde hayata tutunmaya çalýþýyor. Depremde hem evlerini hem de birçok yakýnýný kaybeden aile, üç yýldýr zorlu bir mücadele vermektedir. Haberin kahramaný genç ayný zamanda üniversite öðrencisidir. Depremin ardýndan okuduðu üniversiteyi býrakýr. Bu süreçte ise sürekli bilgisayar ve cep telefonuyla oynamaya baþlayan genç adam, sanal dünyaya baðýmlý hale geliyor. Artýk günlük hayatýný idame etmekte zorlanan genç, yýllardýr banyo yapmamýþ ve bu süreçte evden dýþarý adým atmamýþtýr.
Dijital baðýmlýlýðýn nerelere varabileceðini gösteren bu hikâye aslýnda çoðumuzun hikâyesi. Bu denli olmasa da kendimizde veya çevremizde bu ve benzer hikâyelerden bahsetmek mümkündür. Eðer erkenden bu tehlikenin farkýna varýp gerekli adýmlarý atmaz isek, bizleri ciddi sorunlarýn beklediðini bilmemiz gerekiyor.
Konuyu daðýtmadan devam edelim. Dijital baðýmlý gencin anlattýklarý herkes için önemli bir ders niteliðindedir. Çünkü bir sorunu yaþayan o sorunu daha iyi anlatýr. Ya da bir þeyi en iyi bilen onu yaþayandýr diyebiliriz. “Küçük çocuklara asla telefon vermeyin!” diyerek hayati bir uyarý yapmaktadýr. Sokakta oynamanýn ve akranlar ile zaman geçirmenin çok önemli olduðunun altýný çiziyor.
Gelin sonrasýnda yaþanan trajediyi daha iyi anlamak için gencin ifadelerine kulak verelim: “Ben dýþarýya çýkýp sosyalleþmiyorum. Kafelere falan gitmiyorum. O yüzden yapacak bir þey yok. Duvarlara da bakacak halim yok. O yüzden telefonla oynuyorum. O zamanlarda baþlýyor ve zamanla alýþýyor. Hayat bana sýkýcý geliyor. Büyük ihtimalle; telefonda oyun, dizi ve filmlerin belirli senaryolarý vardýr. Bir dizi veya filmi izlediðimde sonrasýnda ne olacaðýný rahat þekilde tahmin edebiliyorum. Bu durum da çok hoþuma gidiyor. Gerçek hayat bu þekilde deðil, ne olacaðýný tahmin edemiyorsun. Bu belirsizlik korkutuyor. Bir iþe girmek veya insanla tanýþmak hiç istemiyorum. Ýnsanlar çok korkunçlar. Ýnsanlarýn ne olacaðý belli deðil ve kafalarýn içinde neler olduðunu bilemezsin. Yabancýlarla tanýþmak hiç istemiyorum.”
Bu hikâyede yaþananlarý özetlemek gerekirse, dijital baðýmlýlýkla beraber genç adamda toplumdan kopuþ baþlamýþ olduðu görülüyor. Ýnsanlarla olan iletiþim ve etkileþim minimum düzeye inmiþ. Teknolojilerle eðlenceli bir hal almasý gerektiði sanýlan hayat, oldukça sýkýcý bir hal almaya baþlamýþtýr. Gerçek hayattan olabildiðince uzaklaþýlmýþ.
Hayata ve insanlara karþý büyük bir korku oluþmuþtur. Tahminim izlenilen içeriklerin sonucu olarak böyle olduðunu söylemek mümkündür. Ýletiþim bilimciler bu durumu “acýmasýz dünya sendromu” olarak ifade etmektedir. Yani birisi ne kadar çok dijital içeriklerle içli dýþlý olursa, bunun sonucunda dünyayý güvensiz bir yer olarak algýlamaktadýr. Dijital baðýmlý bir kiþi bu içerikleri daha az tüketenlere göre daha kötü bir dünyada yaþýyor, demektir. Bundan dolayý genç adam ne yeni insanlarla tanýþmak ne de herhangi iþte çalýþmak istiyor.
Bu haberi okurken Türkiye’de hiçbir þey yapmayýp evde oturan gençler aklýma geldi. Türkiye’de takriben beþ milyon ev genci varmýþ. Bu gençler okumuyor ve çalýþmýyor. Ne yapýyor bu gençler evde! Nasýl zaman geçiriyorlar! Tabi ki akýllý telefonlarla ya da bilgisayarda zaman geçiriyorlar. Hatay’daki gencin hikâyesi aslýnda potansiyel olarak her evde var gibi. Bu gidiþle –eðer tedbir alamazsak eðer-benzer hikâyeler duymaya hazýr olmamýzda fayda var.
Bu gencin normal hayata dönmesi için, bütün diðer baðýmlýlýklar gibi, aðýr tedavi veya rehabilitasyon süreçlerinden geçmesi gerekiyor. Hatay’daki olayda anne çaresiz bir þekilde medya üzerinden yardým talep ederek sesini duyurmaya çalýþmýþtý. Hatay Aile ve Sosyal Politikalar Ýl Müdürlüðü’nden ekipler ve uzmanlar konuya el atarak annenin imdadýna yetiþti. Zorlu ikna çalýþmalarý sonucunca dijital baðýmlý genç yýllar sonra ilk defa dýþarý çýkarýlýyor; ona saç ve sakal týraþý yaptýrýlýyor ve banyo ettiriliyor. Ýnþallah normal hayata bir an önce adapte olur, diye temenni ediyorum.
Aslýnda hepimizin bu anlamda normal hayata dönmeye ihtiyacý var! Yaný baþýmýzdan hayat akýp giderken; ellerimizdeki telefon akranýndaki akýþý takip ediyorduk.
Konuya iliþkin söylenecek daha çok þey var. Devamý gelecek!
KAHROLSUN ÝSRAÝL! YAÞASIN ÖZGÜR FÝLÝSTÝN!
KAHROLSUN ÇÝN! YAÞASIN DOÐU TÜRKÝSTAN!


Henüz Yorum yok