- 01 Ekim 2025 - -YENÝ- SÝYONÝZM VE SALOÞÝZM ÝLE YAÞAMAK!
- 13 Eylül 2025 - BÝR MEDENÝYET PARAMPARÇA!
- 23 Aðustos 2025 - ÝSRAÝL'Ý VE YAHUDÝLÝÐÝ TANIYALIM MI?
- 06 Aðustos 2025 - MÜSLÜMANLARIN BUGÜN SORUNU NEDÝR!?
- 23 Temmuz 2025 - SENÝ ARIYORUZ YA RESULALLAH!
- 08 Temmuz 2025 - ÝSLAM DÜNYASI NEDEN BU HALDE!?
- 28 Haziran 2025 - KAYBOLAN ÝNSANLIÐI ARIYORUM!?
- 13 Haziran 2025 - BEN YETKÝLÝ OLSAYDIM!?
- 31 Mayýs 2025 - GAZZE, SENÝNLE BÝRLÝKTE GÖZYAÞI DÖKÜYORUZ!
- 15 Mayýs 2025 - TÜRKÝYE NELERE DÝKKAT EDECEK!?
- 29 Nisan 2025 - DEPREM NEDÝR BÝLÝYOR MUYUZ!?
- 18 Nisan 2025 - FÝLÝSTÝN'E NE OLDU!?
- 06 Nisan 2025 - ÝÇÝMÝZDEKÝ BEYÝNSÝZ SÜRÜNTÜLERE SESLENÝYORUM!
- 19 Mart 2025 - TÜRKÝYE ADIM ADIM EKREM ÝMAMOÐLU'NU KONUÞUYOR!
- 10 Mart 2025 - ORUÇ, BÝR ÝMAN GÖSTERGESÝDÝR!
- 23 Þubat 2025 - AMERÝKA'YA AÝT BÝR DÜNYADA SIÐINMACI GÝBÝ YAÞAMAK!
- 12 Þubat 2025 - CHP ÝLE CUMHURÝYET TARÝHÝ YOLCULUÐUMUZ!
- 01 Þubat 2025 - BÝZ HEP ACI MI YAÞAYACAÐIZ!?
- 15 Ocak 2025 - ÝNSANLIK TARÝHÝNDEN DERSLER!
- 25 Aralýk 2024 - BÝR MÝLLET DEÐERLERÝYLE AYAKTA KALIR!
- 11 Aralýk 2024 - SURÝYE TARÝHÝNDE BÝR YOLCULUK !
- 02 Aralýk 2024 - MÜSLÜMANLAR, KUR'AN'DA BULUÞMADIKÇA ZAFER KAZANAMAZLAR!
- 15 Kasým 2024 - Ce Ha Pe !?
- 29 Ekim 2024 - EFENDÝLER! YARIN CUMHURÝYETÝ ÝLAN EDECEÐÝZ!
- 21 Ekim 2024 - VAR MI DÜNYA'DA HÝKMET, MERHAMET VE ADALET!?
- 03 Ekim 2024 - EÐER VÝCDANINIZ ÖLMÜÞSE, YAPILACAK BÝR ÞEY YOK!?
- 14 Eylül 2024 - BU NASIL BÝR EÐÝTÝM SÝSTEMÝ !?
- 28 Aðustos 2024 - HAYAT; TEVHÝD VE CÝHAD'DIR!
- 13 Aðustos 2024 - KÝMDÝR BU ÝSRAÝL !?
- 19 Temmuz 2024 - ÝNSANLIK TARÝHÝ NELERE ÞAHÝT!?
- 05 Temmuz 2024 - KUR'AN ÝLE HZ. MUHAMMED (S.A.V)'Ý KARÞI KARÞIYA GETÝRMEK!?
- 13 Haziran 2024 - HALA SUSACAK MISINIZ EY ALÝMLER!?
- 30 Mayýs 2024 - ÝSLAM DÜNYASI CÝHAD RUHUNU KAYBETTÝ.
- 18 Mayýs 2024 - MODERN KÖLELERÝN DRAMI!
- 30 Nisan 2024 - KÝM BÝZÝ BU HALE GETÝRDÝ!?
- 15 Nisan 2024 - MÜSLÜMANLAR NEREDE HATA YAPTI!?
- 29 Aralýk 2023 - EY MÝLLETÝM BU GÝDÝÞ NEREYE!?
- 16 Aralýk 2023 - Duamýz Kabul Olmuyor !
- 30 Kasým 2023 - Batý, Müslümanlar ve Ýsrail !
- 16 Kasým 2023 - Yahudilerin Tarihinde Bir Yolculuk!
- 02 Kasým 2023 - Ýsrail Soykýrým Yapýyor, Dünya Seyrediyor!

MEHMET BOZKURT
-YENÝ- MESCÝD-Ý AKSA'YA SEYAHATÝM!
MESCÝD-Ý AKSA'YA SEYAHATÝM!
Ansýzýn karar verdim, yýllardýr gitmek istediðimde bir türlü gidemediðim Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya!
Sonunda 22 Mayýs 2014 tarihinde Perþembe günü kendimi Ankara Esenboða Havaalaný'nda buldum. Oradan Ýstanbul Sabiha Gökçen Havaalaný ve oradan da Ýsrail’in Baþkenti Tel-Aviv Ben Guriun Havaalaný'na indik.
65 km’lik bir yolculuktan sonra nihayet hasretini çektiðim Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya kavuþtuk...
Güzide bir Tur þirketi, alanýna hakim bir rehber ve saygýn bir grup olan 44 kiþilik yolcu ile tanýþmak ve bir arada olmak da ayrýca bizim için Allah’ýn lütfu bir ilahi taktirdi.
Sabah Namazý ile birlikte Mescid-i Aksa ile buluþtuk. 144 bin m2 alan üzerine kurulmuþ Mescid-i Aksa ve karþýsýnda yaklaþýk 150 m yakýnýnda bulunan Kubbet’us-Sahra manevi atmosfer merkezi olmasýnýn yanýnda tek kelime ile sanat, mimari ve estetik yönü ile de harika mekanlardýr.
Mescid-i Aksa ve Kubbet’üs-Sahra’nýn etrafý tamamen kesme taþlarla kaplý ve toprak zeminde aðaçlar var, bazýlarý tarihe ve zamana meydan okurcasýna direniyor. Alanda Sebil, Kubbe, Eyvan, Revak, Þadýrvan, Kabir, Kule, Medrese ve Saray kalýntýsý gibi birçok mimari eser var.
Kudüs’te en büyük imar faaliyetlerini yapan Osmanlý Sultaný Kanuni Sultan Süleyman’dýr. Mescid-i Aksa içinde Hz. Musa, Hz. Ýsa, Hz. Yahya ve Hz. Zekeriyya için birer mihrap vardýr. Günümüze kadar varlýðýný koruyarak gelen minberinin batýsýnda Hz. Ýsa ve Hz. Musa mihraplarý bulunur. Doðu duvarýnda bir oda içerisinde Hz. Zekeriyya’in mihrabý ve Hz. Meryem hücresi bulunur. Mescid-i Aksa’nýn en sol köþesinde, yani doðu tarafýndaki oda Hz. Ömer Mescidi’dir. Burada Hz. Ömer’in Kudüs’e geldiðinde Namaz kýldýðý yerdir.
Kubbet’üs-Sahra, 691 tarihinde Abdülmelik bin Mervan tarafýndan inþa ettirilmiþtir.
Mescid-i Aksa’nýn Minber’i azgýn bir Yahudi tarafýndan yakýldýktan sonra yeni yapýlan Minber üç bin parçanýn çivisiz olarak birleþmesiyle Türkiye tarafýndan yapýlmýþtýr. Mescid-i Aksa’da toplam 155 adet vitray cam bulunmaktadýr. Bu vitraylarý en son 1874 tarihinde Sultan II. Abdülhamid Han yaptýrmýþtýr. Ayrýca büyük avizeler de Ulu Hakan Sultan II. Abdülhamid Han tarafýndan gönderilmiþtir. Kubbet’üs-Sahra ve Mescid-i Aksa’nýn bulunduðu yere "Harem-i Þerif" deniliyor.
Kudüs’te; Mescid-i Aksa, Kubbet’üs-Sahra ve Eski Þehir, El-Halil, Beytüllahim, Eriha, Ölü Deniz, Batý Þeria, Ürdün Nehri, yani Þeria Nehri, Lut gölü, Zeytin daðý, Yafa, Tel Aviv’i dolaþýrken, Hz. Ýbrahim, Hz. Ýshak, Hz. Yakup, Hz. Yusuf, Hz. Musa, Hz. Samuel, Hz. Davut, Hz. Süleyman, Hz. Yunus, Sare validemiz, Refika validemizi ve birçok sahabe kabrini/makamýný ziyaret ederken, Ey Selehaddin-i Eyyübi neredesin diye haykýrýyordum iç dünyamda? Sessizce aðlamamak mümkün deðil!
Etraftaki maðrur ve tedirgin korkak Ýsrail askerlerini gördükçe içimi bir sýkýntý basýyordu! Emin olun Mescid-i Aksa gözyaþý döküyor! Aslýnda kendi haline deðil, Müslümanlarýn haline! Adeta mahþere hazýrlanýyor Mescid-i Aksa, Müslümanlarýn ve özellikle Müslüman ülkelerin liderlerinin yakasýna yapýþmak için! Haklýdýr Mescid-i Aksa! Hz. Muhammed (s.a.v), Sidret’ül-Münteha yolculuðunda, orada Mirac'a çýkarken tamamen bize emanet ederek oradan ayrýldý, ama Müslümanlar bu emanete bir dönem þan ve þerefle sahip çýkarken, bugün bu mübarek mekanlara sýrtýný çevirmiþ, herkesin aðzýnda hiçbir çaba sarf etmeden ve sonucu da alýnamayacak bir dua var! Mescid-i Aksa dua ile beraber aksiyon ortaya koyarak kurtulur. Ýslam bunu emreder. Karþýnýzdaki düþmanýn bombalarýna karþýlýk taþ atarak kurtulacaðýnýzý ve Mescid-i Aksa’ya hizmet edeceðinize inanýyorsanýz, biliniz ki, inandýðýnýz din size; "Düþmanýn silahý ile silahlanýnýz" diyor. Ýnandýðýnýz dinin Peygamberi, genelde Allah’tan aldýðý emirleri teblið etmiþ, ama kendisine karþý savaþ açanlarla da savaþmýþtýr. Düstur ve parola budur! Ama Mehmet Akif’in dediði gibi; "Kaç hakiki Müslüman gördümse makberdedir. Müslümanlýk bilmem ama galiba olsa olsa göklerdedir."
Demek ki, Mescid-i Aksa’yý ve Kur’an-ý Kerim’in ifadesiyle, "Kulu (Muhammed), bir gece (Mekke’deki) Mescid-i Haram’dan, kendisine bir kýsým ayetlerimizi göstermek için, etrafýný mübarek kýldýðýmýz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ýn þaný ne yücedir. Doðrusu o iþitir ve görür." ( Ýsra,17/1 )
Ayetinde ifade edilen “Etrafý mübarek kýlýnan bu mekaný kurtaracak Müslümanlar makberdedir. Bazen çok ümitsiz olduðumu düþünüyorum. Bazen de bundan dolayý kendime kýzýyorum. Çünkü "Allah’ýn rahmetinden ümit kesilmeyeceðine" ( Zümer, 39/53 ) þüphesiz inanýyorum.
Hiç ummadýðýmýz bir zamanda Allah, hayal dahi edemeyeceðimiz nice kapýlar açabilir. Ýnsanlýk tarihi bunun canlý þahididir. Her þey konusunda imtihan halindeyiz. Zalimler de mazlumlar da imtihan olmaktadýr. Siyonist Yahudiler de dünya Müslümanlarý da bu konuda imtihan olmaktadýr. Kanaatim odur ki, Siyonist Yahudiler yaptýðý zulümden dolayý imtihanda asla baþarýlý deðil, Müslümanlar da teslim olarak imtihaný kaybetmiþtir. O halde mahþerde bu hesap görülecektir. Ama bu hesap çok mu çok aðýr olacak? Evet!
Buna da zerre kadar þüphe duymadan inanýyorum ki, Allah Mescid-i Aksa’yý sahipsiz ve mahzun býrakmayacaktýr! Allah, Müslümanlarýn ne yapacaðýný bekliyor!
23 Mayýs 2014 tarihinde Kudüs’ün yüksek bir tepesinde, etrafýnda kazý çalýþmasý yapýlarak ortaya çýkarýlan yer altý þehrinin hemen yanýnda "Samuel" Peygamber’in (Nebi) kabrini ziyaret ettik. Nebi Samuel, Kur’an-ý Kerim’de bahsi geçen Calut ve Talut mücadelesinde, Talut’un yanýnda yer almýþtýr.
Seyahatimizin ikinci duraðý Zeytin Tepesi oldu. Adeta Kudüs’ü kuþ bakýþý seyreden bir noktada, yoðunlukla Müslümanlarýn yaþadýðý bir bölgedir. Tepeden Mescid-i Aksa, Kubbet’üs-Sahra, Hýristiyanlarca kutsal kabul edilen "Kýyamet Kilisesi" görünmektedir. Zeytin tepesinin altýndaki yamaçta Yahudi mezarlýðý ve karþý yamaçta da Müslüman mezarlýðý geniþ bir alaný kaplamýþtýr.
Nebi Samuel’in kabrini ziyaret ederken, karþýda Beytüllahim þehrini seyrettik. Adeta Kudüs ile birleþmiþtir. Beytüllahim, Filistin özerk bölgesinde, yani Batý Þeria’da bir þehirdir. Hz. Ýsa’nin doðduðu yer olarak bilinir veya böyle inanýlýr demek daha doðru olur. Beytüllahim hakkýnda farklý görüþler de vardýr.
Zeytin daðý 809 m. yüksekliðinde ve Kudüs’ün doðusundadýr. Kutsal kitaplarda adý geçen bir dað veya tepedir. Tevrat’ta, kýyamet gününde Yahudi halkýný kurtaracak olan Mesih’in Zeytin daðýna inip ve oradan Kudüs’e geçeceði anlatýlmaktadýr. O gün Zeytin daðýnda gömülü olanlarýn ilk defa dirileceðine inanýlýr. Tevrat’ta, Kudüs’ün karþýsýndaki tepe olarak Zeytin daðýndan söz edilir. Bu nedenle çok pahalý olan bu tepenin yamacýndaki mezarlýða Yahudilerin büyük talebi vardýr. Doðrudan Cennet'e gidileceðine inanýlýr. Ýþte böyle bir inanç! Çok pahalý olan bu mezar yerlerine ancak çok zengin ve itibarlý Yahudiler sahip olduðuna göre, demek ki, cennete de bunlar girecektir!? Bu inanç anlayýþýna göre fakir Yahudilerin diðer dünyada da Cennet diye bir yeri olmayacak...
Zeytin daðýnda Hz. Ýsa’nin ayak izlerinin olduðu Kilise’yi gezdik. Hýristiyanlar, eðilerek o ayak izinin olduðu taþý öpüyorlardý. Bayanlarýn, baþlarýný örterek bu mekaný dolaþarak ziyaret ediyorlardý.
Daha sonra yine Zeytin tepesinde
"Rabiat’ül-Adeviyye"nýn kabrini ziyaret ettik. Rabiat’ül-Adeviyye, Tabiin devrinde yetiþen büyük bir kadýn evliyadýr. Ailenin dördüncü çocuðu olduðundan ismi, bu anlama gelen Rabia konulmuþtur. Hayatý ibadetle geçmiþtir. Hayatý Basra’da geçmiþ ve M.752 tarihinde Kudüs’te vefat etmiþtir.
Sahabe olan "Selman-ý Farisi"nin kabrini ziyaret ettik. Ýslam öncesi Ýran’da Mecusi bir ailenin çocuðu olan Selman-ý Farisi, uzun yýllar Hýristiyan din adamlarý ile birlikte olmuþtur. Daha sonra Tevrat ve Ýncil’de son Peygamberin vasýflarýný öðrenir ve Medine’ye gider. Uzun bir kölelik hayatýndan sonra Hz. Peygamber (s.a.v) ile buluþur ve Müslüman olur.
Zaman daraldýðýndan Cuma Namazýný kýlmak üzere Mescid-i Aksa’ya hareket ettik. Huþu içinde Mescid-i Aksa’nýn içinde Cuma Namazýný kýldýk. Mescid-i Aksa oldukça kalabalýktý. Türklerin yoðunluðu da ayrýca kendisini belli ediyordu. Türklerin bu yoðun ilgisi de beni ayrýca hem mutlu ediyor ve hem de yabancýlýk hissi hissettirmiyordu.
Cuma Namazýndan sonra rehberimiz Ömer Kaptan’ýn denetiminde gezimize devam ettik. Mescid-i Aksa’nýn alanýnýn içinde Burak Mescidi'ni ziyaret ettik. Burak Mescidi, Hz. Peygamber (s.a.v)’in Mirac’a çýkmadan önce Cennet bineði Burak’ý baðladýðý duvara inþa edilmiþ olup, bunun anýsýna saygý adýna duvarýnda demirden bir halka vardýr. Rivayet böyledir. 1843 tarihinde Osmanlý Padiþahi Sultan Abdulaziz tarafýndan restore edilmiþtir.
Yahudilerin kutsal kabul ettikleri "Aðlama duvarýný" gezdik ve Yahudilerce yapýlan ibadeti ve zikri izledik. Aðlama duvarý, Harem-i Þerif’i çevreleyen duvarýn bir parçasýdýr. Uzunluðu 50 m, yüksekliði 18 metredir. Hz. Süleyman (a.s)’in yaptýrdýðý Kudüs Tapýnaðý’nýn tek kalýntýsý olan Aðlama Duvarý, Yahudilerin kutsal kabul ettiði dua ve Hac yeridir. Kral Herod M.Ö 19 yýlýnda ilk 17 sýra taþý yapýlan bu duvarýn daha sonra 4 sýrasýný Emeviler, 14 sýrasýný Osmanlýlar, son 3 sýra da Ýngilizler tarafýnda yaptýrýlmýþtýr. Bu yüksek duvarýn önünde yas tutan Yahudiler, Hz. Süleyman (a.s)’in yaptýðý Beyt’ül-Makdis’e sahip olamadýklarý için aðlamaktadýrlar. Aslýnda aðlayan birisini de görmedim. Uzun saçlý ve Fötr þapkalý Yahudiler, duvara yüzlerini çevirip mýrýldanarak çýkardýklarý sesle birlikte sallanýyorlardý, yani bedenlerini hareket ettiriyorlardý. Aðlama duvarýnýn devamýnda kapalý alanýn içinde de yüksek rahleler üzerinde bulunan Tevrat rulolarýný okuyarak yine ayný sesi çýkarýyorlardý. Ýzleyenlere aldýrýþ etmeden, ancak fotoðraf çekenlere bakýþlarý ile rahatsýz olduklarýný anlamak mümkündü.
Aðlama duvarýnýn taþlarý arasýna gelen Yahudiler mektup býrakýrlar. Bu mektuplarýn sayýsý yýlda bir milyonu bulmaktadýr. Yýl sonunda toplanan bu mektuplar zeytin daðýndaki mezarlýkta gömülür. Bu mektuplarda Bey’ül-Maktis’in yýkýlýþýna aðýt yerine, bazý dünyevi arzu istek ve taleplerin olduðu da bilinmektedir. Aslýnda burada yapýlan yas bir ilahi emir deðil, bir Peygamber emri de deðildir. Dolayýsýyla Yahudilerin çok da bir anlam ifade etmeyen bir uygulamasýdýr. Hatta burasý kutsal kabul edilmektedir. Kadýnlar buraya girememektedir.
Daha sora rampa yukarý yürüyerek yaklaþýk bir km yoldan sonra yüksek bir tepede bulunan Hz. Davut’un kabrini ziyaret ettik. Alanda Yahudi, Hýristiyan ve Müslümanlarýn oluþturduðu yoðun bir kalabalýk vardý.
Oldukça yorgun olmamýza raðmen kapalý ve kubbeli Osmanlý çarþýlarýndan geçerek, büyük ölçüde Müslümanlarýn bulunduðu esnafý selamlayarak Hz. Ömer’in Camii’ne geldik. Biraz dinlendikten sonra ikindi Namazýný da kýlarak oradan ayrýldýk.
Kudüs’ü kuþatan Ýslam ordularý þehri kan dökmeden almak için uðraþmýþ, Bizanslýlar þehrin anahtarýný bizzat Halife Hz. Ömer’e teslim edeceklerini kabul etmiþlerdir. Bunun üzerine Hz. Ömer, Medine’den Kudüs’e gelerek þehrin altýn anahtarýný Patrik Sofronius’tan almýþtýr. Kilise’de Namaz kýlmaya davet edilen Hz. Ömer, Kilise’de Namaz kýlmamýþ ve bu gün ona hürmeten yapýlan ve adý da Hz. Ömer Camii olan noktada Namaz kýlmýþtýr.
Hýristiyanlarca kutsal kabul edilen sanat, mimari ve estetik deðeri olan Kýyamet Kilisesi’ne, yani Diriliþ Kilisesi’ne geldik. Protestanlar dýþýnda bütün Hýristiyanlar, Hz. Ýsa’nin burada Çar-Mih’a gerildiðine, öldürüldüðüne, yýkandýðýna ve burada dirildiðine inanýrlar. Bu nedenle Kilise, Kutsal Diriliþ Kilisesi olarak adlandýrýlýr. Protestanlar dýþýnda bütün Hýristiyanlar tarafýndan yeryüzündeki en kutsal mekan olarak kabul edilir. Roma Ýmparatoru Herakleus tarafýndan ilk defa imar edilmiþtir. Bugün bile Kilise'nin kapý anahtarý bir Müslüman ailede durmaktadýr. Selehaddin-i Eyyubi tarafýndan diðer bir Müslüman aileye de akþam kapýyý kapatma görevi verilmiþ ve bu görev devam etmektedir.
Burada bulunduðumuz günlerde Papa’nýn bölgeye ziyareti nedeniyle yoðun bir hazýrlýk çalýþmasý vardý. Her tarafa Papa resimleri asýlýyordu.
Daha sonra yaklaþýk 5 km yol yürüyerek tamamladýðýmýz günün gezisine son vererek otelimize döndük. Oldukça yorgunduk, ama akþam yemeðinden hemen sonra akþam Namazý için hazýrlanarak Mescid-i Aksa’ya taksi ile gittik. Akþam Namazýndan sonra kafilemiz "Kubbet’üs-Sahra’da bir araya gelerek rehberimiz Ömer Kaptan eþliðinde "Muallak Taþý" ziyaret edildi.
Kubbet’üs-Sahra’nýn tarihi özellikleri hakkýnda bilgi verildi. Kubbet’üs-Sahra’nýn anlamý, sahranýn yani “Kaya'nýn Kubbesi” demektir. Ýçinde Hz. Peygamber (s.a.v)’in ayak izleri ve üç adet Sakal-ý Þerif, Sultan I. Ahmet tarafýndan 1609 tarihinde yaptýrýlan korumaya yerleþtirilerek ziyarete açýlmýþtýr. Kubbet’üs-Sahra’nýn tam ortasýnda bulunan "Muallak Taþý"nýn altýnda Ruhlar maðarasý, yani Berzah alemi olduðuna inanýlýr. Kubbet’üs-Sahra’nýn dýþ duvarlarýný kaplayan çiniler Kanuni Sultan Süleyman tarafýndan yaptýrýlmýþtýr. Kubbet’üs-Sahra’nýn Doðu, Batý, Cennet ve Kýble olmak üzere dört kapýsý bulunmaktadýr. Kubbet’üs-Sahra da Mescid-i Aksa gibi Yahudi zulmüne bitap düþmüþ sahibini arýyor, sessizce bekleyerek! Ýçinde her saniye ibadet eden mü’minlerin dualarý Rabb’e kavuþuyor elbet! Kim bilir belki yarýn belki yarýndan da yakýn, kabul olacak bu dualar! Amin, Ýnþaallah!
24.05.2014 tarihinde, Ýsrail’in ördüðü o çirkin, oldukça yüksek ve üzerine dikenli tellerin olduðu utanç duvarlarýn arasýnda ve Ýsrail bariyerlerini, kontrol noktalarýný aþarak 21. yüzyýlýn adata utancý sayýlabilecek duvarlarý seyrederek Beytullahim denilen bölgede "Doðuþ Kilisesi’ni" gezdik. Bizans Ýmparatoru Herakleus tarafýndan yaptýrýlmýþtýr. Hz. Ýsa'nin doðduðu yer olarak kabul edilen ve Aramice olan Ýncil’in Latince’ye çevrildiði yer olarak kabul edildiðinden, Hýristiyanlarca kutsal kabul edilen Kilise’de ve çevresinde Hýristiyan kaynýyordu!
Daha sonra kara yolu ile 45 dakikalýk bir yolculuktan sonra El-Halil (Habron Kasabasý) þehrine gittik. Dost anlamýna gelen El-Halil þehri, bizi dostça karþýlarken, yine Ýsrail’in askerleri ve kontrol noktalarýndan geçerek "Halilürrahman" Camii'ne girdik. Bugün Cumartesi, yani Yevm’üs-Sebt olduðunda, Yahudilerce "Dinlenme günü" olarak kabul edildiðinden, etraf çok sakindi. El-Halil þehrinde, giriþinde bulunan maðara üzerine inþa edilen Halil Camii çok büyük deðil, ancak hemen giriþinde Hz. Ýbrahim’in eþi Sare validemizin kabrini görmek mümkündür. Hemen arkasýnda ve giriþi Camii içinde olan Hz. Ýbrahim’in kabri vardýr. Camii’nin içinde Hz. Ýshak ve eþi Rafika validemizin kabirleri, Yusuf’un kabri vardýr. Bu mekan; Ýslam dünyasýnda Mekke, Medine, Kudüs’ten sonra dördüncü mübarek mekan olarak kabul edilmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v)’in, "Ýnsanlýðýn en hayýrlýsý Ýbrahim’dir." Hadisi ile insanlýðýn ikinci atasý olarak kabul edilen Hz. Ýbrahim’in þehriydi. Öðle Namazýný burada cemaatle kýldýk. Þehri dolaþtýk ve bir lokantada pilav ve tavuk eti yedik. O et oldukça farklýydý. Tabii beslenen bir köy tavuðunun etiydi.
Oradan ayrýldýk ve Helhül kasabasýna giderek Hz. Yunus (a.s)’in makamýný ziyaret ettik. Soyu, Bünyamin vasýtasýyla Hz. Yakup’a ve dolayýsýyla Hz. Ýbrahim’e dayanan Hz. Yunus hakkýnda Kur’an-ý Kerim, herkesin ibret almasý gereken hayat hikayesini nakletmektedir.
Daha sonra Kudüs’ün güneyinde Hz. Ömer’in Kudüs’e girdiði yüksek tepeden Mescid-i Aksa, Kubbet’üs-Sahra’yý seyrettik. Muhteþem bir manzaraydý. Kudüs ve onu süsleyen tarih adeta ben buradayým, sahibimi bekliyorum diyordu! Ýnsanýn tarihi göz önünden geçirmeden düþünmesi mümkün deðildi. Akþam yemeðinden sonra akþam ve yatsý Namazlarýný kýlmak için Mescid-i Aksa’ya gittik.
25.05.2014 tarihinde Pazar günü Saat: 11.00’da Filistin’in diðer bir þehri olan Eriha’ya gittik. Eriha, Kudüs’e yaklaþýk bir saat mesafededir. 60 km kadar yakýndýr. Eriha, dünyanýn en eski yerleþim yeri olarak bilinir. “Rahatlamak” anlamýna gelen Eriha þehri çok yeþil ve güzel bir þehirdir. Hurma’sý meþhurdur. Ürdün’ün doðusunda olan Eriha, Lut gölünün 8 km. kadar kuzeyinde bulunmaktadýr. Þehre girerken saðda bulunan daðýn yamacýna, Trabzon’daki Sümela manastýrýný andýran manastýrlara teleferikle çýkýlmasý ilginçti.
Eriha’ya giderken yol üzerinde Hz. Musa’nýn makamýnýn olduðu külliyede mola verdik. Bilindiði gibi Hz. Musa, Ulu’l-Azm, yani azim sahibi bir Peygamberdir. Kur’an-ý Kerim’de Firavun ile mücadelesinde büyük zorluklar yaþadýðý bildirilmektedir. Hz. Musa'nýn makamýný ziyaret ettik ve öðle Namazýný kýldýktan sonra Lut gölüne doðru hareket ettik. Hava çok sýcak olduðundan gölün yakýnýna kadar gittik. Deniz seviyesinden 400 m daha aþaðýda olan ve yaklaþýk 400 m derinliði olan ve çok tuzlu olan büyük bir göldür. Gölün yüzeyi dünyanýn en alçak noktasýdýr. Yaþamýn olmadýðý bu göle, ölü deniz de denilmektedir.
Eriha’ya çok yakýn olan Ürdün nehrine, yani Þeria nehrine gittik. Hz. Yahya’nin vaftiz edildiði sudur. Kirli ve bataklýðý andýran balçýklý bir ýrmaktýr. Hýristiyanlarca kutsal kabul edildiðinden etraf Hýristiyan kaynýyordu.
Akþama doðru Eriha’dan ayrýldýk. Mescid-i Aksa’nýn etrafýndaki surlarýn dibinde Müslüman mezarlýðýný ziyaret ettik. Rehberimiz Ömer Kaptan bize, orada medfun olan ve Mescid-i Aksa’nýn doðu duvarýnýn dibinde bulunan sahabilerden Þeddad bin Evs ve Ubade bin Samid hakkýnda bilgi verdi. Kudüs’te 72 sahabe kabrinin bulunduðu bilinir. Ancak sadece 16 sahabenin ismi tespit edilmiþtir.
Müslüman mezarlýðý oldukça bakýmsýz ve adeta kaderine terk edilmiþ bir durumdaydý. Bunu gören herkes çok üzülmüþtü. Mezarlýðýn bulunduðu noktada Mescid-i Aksa alanýna açýlan "Altýn Kapý" vardýr. Bu kapý en eski kapýdýr. Hýristiyanlar bu kapýdan Hz. Ýsa (a.s)’in gireceðine inanýrlar. Tevbe ve Rahmet kapýsý olarak da bilinir. Bu kapýnýn arkasýnda Hz. Davut’un tevbe etiðine inanýldýðýndan dolayý bu isimle anýlýr. Ancak Hz. Ömer bu kapýyý kapattýrmýþtýr. Daha sonra ikindi Namazýný Kubbet’üs-Sahra’da kýldýk.
Bu gece Miraç kandili ve Allah’a sonsuz hamdolsun ki, biz de bu gece Hz. Muhammed (s.a.v) tarafýndan Allah’ýn takdiri ile gerçekleþen Ýsra ve Miraç hadisesinin gerçekleþtiði mekandayýz. Bu son derece mutluluk verici bir duygu yaþatýyor insana! Akþam Namazýndan önce Mescid-i Aksa’nýn hemen karþýsýndaki þadýrvanda abdest aldým ve Mescid-i Aksa’ya girdim. Mihrab’a çok yakýn Mimber’in önünde yer aldým. O gece bu mübarek mekanlarda olmak insaný çok duygulandýrýyordu, nitekim çok duygulandým akþam Namazýndan sonra, direnmeme raðmen sessiz mi sessiz içimden gelen bir sel gözlerimden akýyordu. Samimi bir Hamd’in buruk göz yaþlarý idi bunlar! Etrafýnda Siyonist Ýsrail askerlerinin arasýnda süzülerek Mescid-i Aksa’ya Namaz kýlmaya gelen her Müslüman biraz olsun düþünürse bunu yaþayabilir. O gece Mescid-i Aksa’da hakim olan millet Türklerdi. Bu nedenle de olsa gerek ki, Türklere özel bir inisiyatif tanýndý diye düþünüyorum. Miraç gecesi proðramýnýn tamamý Türk hafýz ve hocalar tarafýndan icra edildi. Ýstanbul Fatih Ýlçesi Müftü yardýmcýsý programý Türkçe Ýsra ve Miraç konulu bir vaiz ve dua ile baþlattý. Muhteþem bir birikime sahip hatip ve alim bir kiþiliðe sahipti. Yatsý Namazý bir Türk imam tarafýnda kýldýrýldý. Daha sonra Tespih Namazý bir Türk tarafýndan kýldýrýldý. Arada Türk hafýzlar Kur’an-ý Kerim okudular.
Cemaatin daðýlmasýndan sonra Seyahat þirketimiz olan ÜÇ BEY, görevlilerince bir proðram uygulandý. Bir dua ile Mescid-i Aksa’ya son olarak Saat: 11.20’de veda ettik. Ýnþaallah bir daha gelmek nasip olur. Ýnþaallah Mescid-i Aksa ebediyen Ýsrail’in zulmünden kurtulur. Bu durum Müslümanlarýn namus borcudur. Aksi taktirde mahþerde hesap çok aðýr olur diye düþünüyorum, hatta hiç þüphesiz inanýyorum!
Gece saat: 12.00’da Kudüs’ten ayrýlýyor Yafa’ya doðru yol alýyoruz. Biraz yorgun ve biraz da buruk bir hal yaþýyorum. Eþim ve ben birbirimize bakarak adeta Kudüs’ten ayrýlmak acý veriyor bize! Bir sessizlik var otobüste! Çoðunlukla Yahudilerin yaþadýðý Yafa þehri adeta Tel Aviv’in bir mahallesi haline gelmiþtir. Saat kulesi ve tarihi Camiler hemen ilgi çekiyor. Akdeniz’i kucaklayan Yafa, dünyanýn en eski liman þehirlerinden birisi olup, denizden 38 m. yüksekte kurulmuþtur. Saat: 02.00’de Yafa’dan ayrýldýk, Tel Aviv’in Ben Gurion Havaalaný'na gittik. Saat: 07.20’de Ýstanbul’a uçtuk. 26.05.2014 Saat: 10.30’da da Ankara’ya uçtuk. Saat: 12.55’de eve girdik!
22.05.2014/Kudüs
Mehmet Bozkurt, Eðitimci Ýlahiyatçý Araþtýrmacý Yazar
Henüz Yorum yok