MEHMET TOPUZ

-YENÝ- BÝR YAZ MEVSÝMÝ…

BÝR YAZ MEVSÝMÝ…

Bir yaz mevsimi… Yüksek daðlar kýþtan kalma soðuðun titremesiyle üþüyordu. Hava bulutlarýn etkisiyle karamsar bir ruh haline bürünmüþtü. Uzun bir yolculuða çýkmak gibi telaþýn arifesinde sessiz sakin vedalaþmalar kendisini adýmlara býrakmýþtý. Ve belki de gurbette olmanýn sýlaya olan yolculuðundan çok uzaktaydý insan.

Þehrin merkezinde kalabalýk selinin tam ortasýnda bir an duraksadý. Asfalttan gelen bunaltýcý sýcak havanýn etkisiyle araçlarýn beklemekle ilerlemek arasýnda yol aldýðýný birazdan kararmýþ gökyüzünden düþme ihtimali olan bir damla yaðmurun beklentisi ile adým adým ilerliyordu. Koskoca kýþ mevsimi kendisini yaz mevsimine býrakmýþ. Sýcaklýklarýn yer yer eksi dereceleri gördüðüne þahitlik etmiþti. Ve geçmeyen ne var ki; diye kendi kendine söyleniyordu. Yaz mevsimi de gelir, kýþ mevsimi de geçer, bazen zorluklar kolaylaþýr ve bazende dert denilen derdin dert olmadýðýný anlar diye düþünüyordu insan.

Yaz mevsimini karþýlayan beþeriyet orta kuþakta yaþamanýn iklimsel telaþýndan bir nebze uzaklaþmýþ gözüküyordu. Bir kýþ mevsiminin kalýntýlarýný konuþuyordu insanlar. Zirai dondan sonra insanlar meyve vermeyen her bir aðaç için bakýmlarýný tamamlama gayretine düþmüþtü. Belki umut tam da böyle bir þey idi. Umut; hayata dair bir beklentinin de el kitabý idi belki. Bir bardak çay içme düþüncesi ile bir çay ocaðýnda bir bardak çay içmenin telaþýnda gelecek bir bardak çayý beklemeye baþlamýþtý.

Tabi bir yandan kendi dertlerine ya da dert edindiklerine dalmýþtý beyni. Ve binlerce insan var demek ki her insanýn bir derdi var diye kendi içinden söyleniyordu, bir bardak çayýný yudumlarken. Aslýnda insan neyi dert edineceðini bilmiyordu. Çünkü dert sandýðýnýn dert olmadýðýný baþka insanlarýn dertlerine kulak verdiðinde anlýyordu. Aradan geçen vakit diliminde hafiften yaðmur damlalarý aracýn camýna düþmeye baþlamýþtý. Yaðacak bir damla yaðmur dahi sýcak hava kütlesinin biraz daha serinlemesine neden olmuþtu. Ve radyo da çalan türküye hafiften ses verdi.

Beþeriyetin kendi içinde yaþadýklarý durumu bir radyo kanalýnda bir haber bülteninden dinlemeye baþladý. Beþeriyet diyordu; insanlýk kavramýndan uzaklaþtý. Savaþlarda masum insanlarýn öldürüldüðü bir dünya galiba anlamlandýramadýðý, bir deðeri olmayan ve düzensizlikten beslenen düzen bu mu? Nasýl olurda, Filistin’ de insanlýðýn katliamýna dünya sessiz kalabilirdi. Beþeriyet insanlýða karþý galiba bir mücadeleye giriþmiþti. Beþeriyetin, kapitalist ve materyalist anlayýþýna insanlýðý, masumiyeti, merhameti, vicdaný kurban etmekte ne demekti.

Ve günlerce konuþan insanlar, yerelin gündemi elbette farklýydý. Derdi olan insanlar ve bir ekmek mücadelesi, koþuþturmaca ve yaz mevsiminin bunaltýcý etkisinden uzaklaþma gayretinde olup tatil yapma anlayýþýna evrilen düþünceler. Hepsi ama hepsi bir yaz mevsiminin kendi içinde yer edinen düþünceleri idi. Ve bunlar insana dair idi.

Ve bir teyze ile yaþlý bir amca; dertlerini anlatýyorlardý. Kim sahip çýkardý insanýn derdine… Aslýnda beklemedikleri bir yerden imtihan olmuþlardý. Yaþýn ilerlediðini dert ve sýkýntýlarýn aðýr geldiðini gençlikte ise bir þekilde katlanýldýðýný söylüyorlardý. Dinledikçe, bir yaz mevsiminin bunaltýcý havasýnda motive edici ifadelerinde artýk bir önemi olmadýðýný anladý o an. Dinlerken bir yandan beyninde bunu düþünüyordu. Ýnsan yaþ aldýkça ifadelerin de artýk kýymet takdirine dair bir olumlu düþüncenin dahi önemi kalmýyor demek ki, demekten de kendisini alamadý. Elbette herkesin bir derdi vardý.

Vakit ilerliyor; fakat insanlarýn beyinsel aktivitelerine dair bir geliþme olup olmadýðýný da üslubundan anlýyordu insan. Yaþ ilerliyor, tarlalar sararmaya yüz tutmuþ; bir yaz mevsiminin aðaç gölgesinde seyreden aksý, sonbahara doðru ilerliyordu. Ve herkesin derdi kendine büyüktü.

Saðlýcakla kalýn…

Henüz Yorum yok

Ýlk yorumu siz yazýn.

Yorum Býrakýn

E-Mail adresiniz yayýnlanmaz.







Yazarýn Diðer Makaleleri