MEHMET TOPUZ

AÝLE, BOÞANMALAR VE TESPÝTLER…

AÝLE, BOÞANMALAR VE TESPÝTLER…

Cumhurbaþkanýmýzýn ifadeleri ile bu yýl yani 2025 yýlý “ Aile Yýlý” ilan edildi. Aile yýlý olmasý ve ailenin bir toplumun temel yapý taþý olmasý, kültürümüz ve geleneklerimiz dâhilinde kýymet verici çalýþmalarýnda yapýldýðýna þahit olmaktayýz.

Bu memlekete ve bu topraklara gönül vermiþ bir vatandaþ olarak sosyolojik anlamda bazý sorunlarý da dile getirmem gerektiði ve bu anlamda yapýlmak istenenlerin farkýnda olduðumu düþünüyor ya da farkýnda olduðumu düþünmek garabetine de kapýlmak gibi bir düþünceye beynimde ev sahipliði yapmadýðýmý da belirtmek isterim. Yani her þeyi bilme gibi bir lükse sahip deðilim. Þayet bu bir lükse.

Anadolu kadýnýnýn sosyal hayat mecrasý içerisinde yer almasý ve üretime katký saðlamasý yerelden genele gerçekten kýymet verici, siyasetten eðitime, eðitimden tarýma kadar bu gerçekten kýymet takdiri yüksek ve ayakta alkýþlanacak bir baþarý olduðu kanaatindeyim. Ancak eksikliklerimizin ne olduðu kýsmýna gelince galiba biz özgürlüðün ne demek olduðunu anlayamadýk ya da anlatamadýk.

Bende bir annenin evladýyým ve benimde bir babam var anlayýþý içerisinde “baba” kavramýnýn içini boþaltarak, boþanmalarýn hat safhaya çýktýðý þu dönemde kimin ne için haklý olduðunu konuþmak mý yoksa yýkýlan yuvalarýn tamiratýnda eskilerin ifadesiyle, aile büyükleri, mahallenin önde gelenleri devreye girip yýkýlmasýný önlemek mi amaç. Ýnþa etmek zor, yýkmak ise kolay. Anne ve babadan ayrý büyüyen çocuklar ve beraberinde psikolojik sorunlar gerçeði ile gelecek yüzyýla kalmadan karþýlaþacaðýz gibi durmakta.

Cahillik, en büyük sorun olarak yine karþýmýza çýktý. Senin nafakaný alýp yiyeceðim diyen insanlarý. Yani nafaka için aileyi daðýtan aileler… Çalýþma imkâný olmayan ve nafakadan hapis yatma durumu olanlar… Ya da iki gün evli kalýp ömür boyu nafaka ödemekle yükümlüler. Dahasýný konuþabiliriz. Fakat konuyu bir yönüyle ele aldýðýmý düþünmeyin. Gerek var mý bilmiyorum ama çevredeki insanlarýn maðduriyeti de bu anlamda söz konusu. Ve yerelden genele yayýlan karþýlýklý suçlamalar, iftiralar insanlar arasýnda boþanma fiili ile karþý karþýya kalmýþ bireylerin, toplum önünde birbirini rezil edici ya da küçük düþürücü ifadeleri…

Hata karþýlýklý olabildiði gibi, bazen erkek tarafýndan ve bazende kadýn tarafýndan kaynaklý olabilmektedir. Ne yazýk ki hatasýz kul olmadýðýný bildiðimiz kadar buna dair bir hata aramaktan ziyade, adaletin iþletilmesi en önemli mekanizma olarak karþýmýzda durmaktadýr. Kimseyi suçlamak gibi bir niyetim elbette olamaz zaten olmamalýdýr da.

Burada evladýný evlendirmek isteyen anneler ve annelerin evlatlarýna yönelik yapýlanlarý sindirmesi hem erkek tarafý hem kadýn tarafý olarak yer edinen annelerde bir kutuplaþmayý beraberinde getirmiyor mu bu durum sizce? Bir annenin evladý haksýz yere nafaka sorumlusu iken, diðer annenin evladý nafaka almanýn karþýdakini ezmek olduðunu düþünmesi bir baþarý mý? Burada haklý ya da haksýz olmaktan bahsetmiyorum. Sosyolojik bir bulguyu konuþuyorum.

Nafakanýn tarihsel süreç içerisinde fýkhi yönünü bilmiyorum. Fakat bildiðim þu ki, bir tarafýn evlenme sürecinin gerçekleþmesine kadar nafaka süreci süreklilik arz ediyor. Yerele inin ve insanlarý dinleyin. Ve bu ne yazýk ki resmi evlilik sürecinin ortadan kalkmasýna ve bir yandan nafaka alýr iken diðer yandan evlilik hayatý yaþayan bireylerin toplumda artmasýna neden olabilmektedir.

Ve ayný mahalle de büyümüþ, ayný ilçenin ya da ilin havasýný teneffüs eden insanlarýn sosyolojik yapý içerisinde boþanmaya dayalý düþmanlýklarý sosyolojik bir birliktelik oluþturur mu sizce? Oluþturmasýný temenni etmek durumundayým çünkü boþanmalarýn artmasý geniþ aile kavramýndan uzaklaþmanýn çekirdek aile anlayýþýna doðru bir sürecin çokta doðru iþlemediðini göstermektedir.

Þunu da yeri gelmiþ iken söylemekte fayda var. Ýnsan olarak ve bu yüzyýlýn getirisi noktasýnda ekran yüzü diye bir kavram hayatýmýza girmiþ bulunmakta. Bu hem sosyal medya hem de tv için geçerli bir kavram. Þimdi dizilerde iþlenen konularýn niteliði gözden geçirilmeli. Bunu dizileri yapan gözden geçirsin demiyorum. Burada iyi ve kötünün ve doðru ile yanlýþýn ayýrt etmekle sorumlu bir bilinç yapýsýna sahip olunmasý gerektiði kanaatindeyim. Bilinçli anne ve bilinçli baba… Reyting yapmasa izlenme durumu olmasa galiba bunlarda olmayacak, demek ki izleniyor; demek zorunda kalabiliyor insan.

Çünkü dizilerde rol model alma çaðýndaki bireylerin zihinsel olarak etkilenme durumlarý kadar lumpen bir anlayýþtan sýyrýlamamýþ bir bireyin bu sürece kendini kaptýrmasý, kendi gelenek ve kültüründen uzaklaþmasý ya da bir göç olgusuna maruz kalýp bunu bir moda zannetmesi baþlý baþýna felaket…

Þunu da buraya not olarak düþmeliyim. Ýletiþim kavramýna dair yazdýðým yazýlarýn yanýnda her daim üslubu kullanmýþýmdýr. Anlatmaktan kasýt anlaþýlmaktýr; ancak kimin ne anladýðý da ayrý bir mevzu. Çünkü bu anlaþýlmak kültürel bir denklik isteyecek gibi durmakta. Çünkü yanlýþ anlaþýlmak, doðru anlaþýlmaktan daha kolay gibi durmakta. Konuyu bu paragrafta þu kýsma baðlayacaðým. Uzatmadan. Þiddet çözüm deðil. Net ve bir o kadar da kesin.

Eðitimi tamamlayan faktörler var elbette. Aile bunlardan biri bence… Sadece bu mu? Çevre de elbette bunlardan biri. Nasýl mý? Þöyle, kýsa bir örnek mahiyetinde anlatacaðým. Okulda öðretmen insanlarý kandýrmanýn yalan söylemenin doðru olmadýðýný anlatýrken, bir yaz tatilinde çocuðun babasýnýn yanýnda ticaret yaparken bir ürünü olduðu fiyatýndan daha fazlasýna satýp, babasýndan aferin almasý sizin için ne anlam ifade eder. Ya da mahalleden bir büyüðün aileden bir dedenin, babaannenin, anneannenin, “Evladým bak bu yaptýðýn yanlýþ demesi.” Sizce doðru deðil mi? Okulda ki eðitimin tamamlanmasý gerekmez mi? Ve boþanmalardan kaynaklý anne babasýz büyüyen çocuklar bu iþin neresinde?

En büyük mahkeme elbette insanlarýn kendi vicdaný… Herkes kendi vicdanýný rahatlatmak amaçlý bir takým argümanlar edinebilir. Fakat ben þunu açýk yüreklilikle ifade edebilirim. Sorunlarýn kaynaðýnýn siyasetten kaynaklý olduðunu düþünmüyorum. Bunu bir yalakalýk düþüncesi ile de söylemiyorum. Çünkü geçmiþte bu yasalar olsaydý, anneannelerimiz, babaannelerimiz dedelerimize, dedelerimizde eþlerine bu durumlarý yaþatacaklar mýydý? Ya da onlar çocuklarýna geçim etmeleri için tembihte mi bulunacaklardý? Aile büyükleri nerede? Ve cahilliðin kaynaðý gerçekten kendi geleneklerimizden kopup þehirleþtiðimizi düþünmemiz mi? Yanýlýyoruz çok ciddi bir yanýlgý içindeyiz. Çünkü ben çocukluðumda, Osmanlý kadýný ya da Anadolu kadýný ifadelerini duymuþluðum vardýr. Bu ifadeyi bir ailenin temelindeki harcýn kadýn olduðunu belirtmek için söylüyorum. Çünkü olgun olmak yetmez,( her iki taraf içinde geçerli) olgun düþünmek gerektiði de bir gerçek olarak karþýmýzda durmakta.

Bilinçli aile, bilinçli birey, bilinçli anne, bilinçli baba… Bilinç sahibi olmak… Galiba bir sýnavý daha geçemedik. Bu illa yasalarla mý tamamlanmalý(yasalar olmasýn demiyorum.)? Toplumsal kurallar yok mu? Yol vermedi deyip, arabadan inip, illa kavga edip zarar mý verilmeli? Yanlýþ… Ýletiþimde sonuçta bir bilinç istiyor. Yoksa mesele haklý olmak mý? Ya da helalleþe bilmek mi? Bilemeyeceðim karar biz insanlarýn galiba?

Tavsiyem kitap okuyun… Yani doðayý, hayatý okuyun. Fakat bol bol kitap okuyun.

Henüz Yorum yok

Ýlk yorumu siz yazýn.

Yorum Býrakýn

E-Mail adresiniz yayýnlanmaz.







Yazarýn Diðer Makaleleri