MEHMET TOPUZ

GARÝPSENECEK BÝR DURUMDU BU.

GARÝPSENECEK BÝR DURUMDU BU.

Bu haftanýn yazýsýný gündemin kendi derinliðinden uzakta, bir hayat ve mücadele ikilemi arasýnda dünyanýn hayata dair insanýn mücadelesinde bir yaþam anatomisinin iç kalýplarý ve dýþ kalýplarý arasýnda bir hikâye formatýndan uzakta bir denemenin gözlemden ve düþünceden uzak olmayan ikliminde kaleme almak istedim. Neyi ne kadar anlatmam gerektiðinin ölçüsü, bir gözlemin yolculuðunda gerçekleþti.

Ve cümlenin nereden baþlamasý gerektiðini kestirememenin verdiði bir düþünceyle galiba cümle de bir sorguya tabi oldu.

Cümleye nereden baþlamalýydý. Çýkmaz sokaðýn köþe baþýnda yokluk ile varlýk arasýnda bir ikilemin tam ortasýndaydý. Bir takým saðlýk problemleriyle yüzleþiyordu. Yýllarýn mücadelesi hayat mücadelesinin getirdiði bir yorgunluk gibi bir ezginlik haline sahipti. Yorulmuþluðunu saklama gibi bir derdinin olmadýðý, yaþadýðý acýnýn iç sesiydi. Ýnsana dair ifadelerin baþ hecesiydi bu cümle.

Yýllarýn getirdiði bir cümleyle doðruyu bükme derdinde olmadýðýný anlatabilecek miydi? Anlatsa kime neyi anlatacaktý. Bildiði ve kaybettiði bir his durumunun tam merkezinde çatýþma halindeydi. Ruhun çatýþmasýnda, gündemin tam merkezinde, dert edindiði dertlerini sayma telaþasýn da idi bugünlerde.

Neyi nasýl söylemeliydi. Hangi birini anlatacaktý. Cümlelerinin, nefes almadan ilerlemesi bundandý. Çünkü çocukluktan baþlayan bir yokluðun varlýk yarýþýnda var olma derdiyle kapitalizmin tam merkezine doðru bir yarýþta hissiyatýný, insanlýða dair koruma baþarýsýný, yine de en büyük baþarý olarak ömür defterinin baþköþesine yazdýðý sevinciyle yaþlanmýþtý ruhu.

Ýnsan aradýðýný bulur muydu? Kaybettiðini bulur da, ruhta kaybettiði sevincini nasýl bulacaktý. Vazgeçmiþti galiba. Yer yer gelen sevincini ve umudunu baðlayamadýðý bir bulgunun uçurumunda neyi nerede aramasý gerektiðini bilmiyordu. Galiba yýllarýn yorgunluðu içerisinde varlýk ile yokluk savaþýnýn ortasýndaydý. Maddi yokluðun hayata dair beklenti çýtasýnýn matematiksel deðeri arasýnda kalmýþtý.

Kendi ifadesiyle, imtihanlar silsilesinin peþini býrakmadýðý gerçeðinin sebeplerini arayacaktý. Ýmtihan olunmasý gereken ne varsa dünyaya dair imtihan olduðu bilincini unutmamýþ olacak ki, umursamayan tavrýyla sevincini muhafaza ediyordu. Galiba diyordu, insan canýyla malýyla, varlýkla yoklukla imtihan olurdu. Hepsi bu kadar mýydý? Hepsi bu kadar olamaz diye de hafiften hayýflanýyordu. Çünkü insan yirmi birinci yüzyýlda kendi ruhuyla imtihan olduðunu da bilmeliydi.

Kapitalizmin sömürüye dayalý sisteminde, ölen insanlara dair hissiyatýný, acýma duygusunu, savaþlarda kaybedilen insanlara dair hayat mücadelesini kendi benliðinde unutmuþ olmasý da galiba büyük ve çok büyük bir problemdi. Kendi derdini ve hayata dair varlýk ile yokluk arasýnda ki bütün dertlerini unutmuþtu. Filistin de, Orta Asya da dünyanýn birçok yerinde televizyon kanallarýnda gördüðü insanlarýn ölümü, hafif tebessümünün ardýnda ki bir acý gibi duruyordu yüreðinde. Ve ne diyeceðini bilemiyordu insan, fakat bu çaresizlikten kaynaklý bir durum deðildi.

Ýnsan, kendine dair gözlemlerini oluþtururdu bazen. Kendi gözlemleri, bazen sosyolojiye dair ve bazen de kendine dair gözlemleri. Odanýn içinde siyah deri kaplamalý bir koltuðun hafif yýpranmýþ kumaþýna denk geldi gözleri. Biraz yýpranmýþ olmanýn, eskimiþliðe dair kendi içinde bir þey barýndýrmadýðýný düþünüyordu. Anlýk düþüncelerdi. Not almak gibi bir derdi de kalmamýþtý zaten. Aradýðýný gerçekten bulmuþ muydu ruhunda. Kendine, insana, insanlýða ve insanlýðýna dair düþünüyordu tam da beþeriyete karþý.

Ve yirmi birinci yüzyýlda edebiyata dair, cümlelerle, þiirlerin içinde kendi düþünce ve yorumlarýyla dünya sathýnda var olma telaþýnda idi. Garipsenecek bir durumdu bu.  Saðlýcakla…

Henüz Yorum yok

Ýlk yorumu siz yazýn.

Yorum Býrakýn

E-Mail adresiniz yayýnlanmaz.







Yazarýn Diðer Makaleleri