MEHMET TOPUZ

-YENÝ- TERAZÝNÝN KEFESÝ BOÞ…

TERAZÝNÝN KEFESÝ BOÞ…

El elin terazisidir; atasözü üzerinden bir açýklama ya da deneme formatýnda bu haftanýn yazýsýný kaleme alalým. En azýndan bakýþ açýsý üzerinden sosyolojik deðerlerimizin anlaþýlmasý edebiyatýn kendi içerisinde bir nirengi noktasý oluþturmanýn kimseye bir zararý olmayacaktýr.

Yerel de “el” kelimesinin içeriðine dair aslýnda ifade edilmek istenen kavram, yabancý olan ya da bir baþka kimse ya da dost kavramýnýn bütün nitelik ve niceliðinden uzak olmayý ifade ettiði de ayrý bir kavram olarak karþýlanmalý ve cümlenin kendisinden bahsettiðimiz, olaðan bir gerçeklik olarak durmakta karþýmýzda. Terazi kelimesinin içeriksel deðerini bu anlamda önemsiyorum. Ve buradan bir bakýþ açýsý oluþturmanýn niteliði ve niceliðine dair yorumun yormakla baþladýðý kesimden devam ederek girizgâh kýsmýný bir nebze oluþturabiliriz belki.

Ýnsanýn kendine dair elbette bir terazisi vardýr. Günde kaç defa bu teraziye çýktýðý hususunda ise net bir ifade kullanmam malumunuz mümkün deðil; çünkü beþeriyetin içerisinde insanlýk mertebesinin deðeri insanýn kendisini muhasebeye çekme anlayýþýyla doðru orantýlý olabilir. Tabi burada terazinin doðruyu sayýsal anlamda ifade edebilme kabiliyeti insana dair bir mesele olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Çünkü kendi terazisinin varlýðýndan bi haber olmak ya da böyle bir terazinin varlýðý söz konusu deðilse, baþkasýnýn terazisinde tartýldýðýnýn farkýnda dahi olmayabilir.

Tabi burada eskilerin sözü üzerinden bir deyim niteliðinde cümleye devam edeceðim. Eskiler derki; “Sen onu öyle görüyorsun da, o seni nasýl görüyor.” Ýfadesi belki burada baþka bir bakýþ açýsý oluþturabilir. Burada bir hemhal olma durumu ya da kendini karþýsýndakinin yerine koyabilme durumudur aslýnda bu. Çünkü baþkasýnýn terazisine çýkmamýþ olan, davulun sesini uzaktan duymaya olan yatkýnlýðýndan kaynaklý olarak cahillik serüvenini ve egonun aþýlmayan duvarlarý arasýnda mükemmellik anlayýþýna dayalý bir bataklýða sahip olabilir.

Tabi bu tamamen þu anlama da gelmemeli diye düþünüyorum. Þöyle baþkasýnýn terazisinin de yanlýþ tartmaya yönelik bir durumla da karþý karþýya gelinebilir. Çünkü insani durumlardan kaynaklý bir istememezlik hali de sonuçta terazinin niteliksel yönünün niceliksel deðerini boþa çýkartmasý gibi bir gerçeklikte söz konusu olabilir. Bu arada Ýsmet Özel’in; þu ifadesine yer vereceðim konunun anlaþýlmasý adýna; “ El alem ne der…”hastalýðýna yakalanmak ya da yakalanmamak arasýnda deðerin niteliðini terazi sahibinin nesnel ölçü deðerlerinin ciddi anlamda tespiti belki “el elin terazisidir;” cümlesine somut anlamda bir nesnellik katabilir.

Yani burada nesnel olmanýn kabiliyetini, öznel olma anlayýþý ve durumundan arýndýrmak gerekecek gibi durmakta. Burada ki mesele aynanýn kendisinde galiba, fakat aynanýn kendisine elbette ihtiyaç var. Çünkü insan, insaný deðerlendirmeye tabi tuttuðunda terazi niteliðinde ki aynanýn da kendisine dair bir takým deðerleri barýndýrmasý sonuçta bir somut veri oluþturabilir.

Necip fazýl Kýsakürek’in “Aynalar” þiirinin okunmasýný burada tavsiye edebilirim. Elbette sadece okunmasýný deðil, ana temasýna dair de düþünülmesi gerektiði kanýsýndayým. Çünkü insana dair terazinin varlýðý kendi varoluþsal sorunlarý, kendisiyle olan hesaplaþmasý ve sosyolojik yönden eleþtirel ifadeleri düþünmek aslýnda bir baþyapýt niteliði taþýmaktadýr.

Netice de doðanýn içinde bir denge durumu söz konusu. Doðanýn içerisindeki insan için de bir dengenin varlýðýna dair düþünmek terazinin mahiyetine dair hem olumlu hem olumsuz anlamda bir deðer oluþturmaktadýr. Burada kabiliyet alaný ise insanýn aldýðý ya da verdiði kilolara dair, düþünsel bir kilodan bahsediyorum burada, ya da sýðlaþmaktan, gün içerisinde birkaç defa kendi terazisine çýkmasý elzemdir; diye düþünüyorum. Yoksa bozuk terazi de baþkalarýný tartma gafletine düþebilir.

Saðlýcakla kalýn…

Henüz Yorum yok

Ýlk yorumu siz yazýn.

Yorum Býrakýn

E-Mail adresiniz yayýnlanmaz.







Yazarýn Diðer Makaleleri